CHP İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, Nisan ayında yapılacak olan referandum hakkında açıklamalarda bulundu. Referandumun bir vatan, bayrak ve rejim meselesi olduğunu söyleyen Başkan Tanrıverdi, referandumdan ‘hayır’ çıkacağını belirtti.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan CHP İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, şu görüşlere yer verdi; “16 Nisan 2017 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini ilgilendiren çok önemli bir anayasa değişiklik paketi halkımızın oyuna sunulacaktır. Bu mesele artık bir Cumhuriyet meselesi haline gelmiştir. Bu mesele bir vatan meselesi, bu mesele bir bayrak meselesi, bu mesele bir ‘rejim’ meselesi haline gelmiştir. Bu mesele herhangi bir siyasi partinin meselesi de değildir. Referandumdan ‘hayır’ çıktığı takdirde (ki kamuoyu araştırmaları şu anda hayır oylarının önde gittiğini göstermektedir) bu güzel vatanımız demokratik parlamenter sistem ile yoluna devam edecektir.
Toplumları ileri götüren, refah seviyesini arttıran, demokrasi ve uzlaşma kültürünün yıllar içerisinde olgunlaşarak daha iyiye doğru gelişmesidir. Ancak ne yazık ki halkımızın önüne konulacak bu değişiklik paketi bırakın demokrasiyi geliştirmeyi, 140 yıllık parlamenter geleneğimizin bile gerisine düşürecektir.
15 Şubat’ta açıklanan işsizlik rakamları son yılların en yüksek seviyesine ulaşarak %12,1, geçler arasındaki işsizlik oranı %23’e yaklaşmıştır. Benzin, mazot, doğalgaz, elektrik, su fiyatlarının can yakıcılığını hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz Aralık ayında Sayın Cumhurbaşkanı ‘tulumbada suyun bittiğini’ kendisi açıklamıştır. Eğitimde geldiğimiz nokta bellidir; uluslararası Pisa sınavlarında çocuklarımız 70 ülke arasında 60. sıralara gerilemiştir.
Uzun lafın kısası, bu anayasa değişiklik paketi ülkemizin ana sorunlarının hiç birine çözüm sunmayacak, aksine toplumsal bölünmeyi daha da körükleyecektir. Baksanıza şimdiden referandumda ‘hayır’ diyecek olan vatandaşlarımız ötekileştirilerek terörist ilan edilmeye başlandı; hem de bütün ‘cumhuru’ temsil etmesi gerekenler tarafından. Buradan açıkça söylüyorum; bu millet o bahsedilen terör örgütleri ile kimlerin zamanında sarmaş dolaş olduklarını gayet iyi biliyor. Fethullah Hocaefendileri ile beraber aynı yollarda yürünüp, aynı yağmurda ıslanılırken, biz bu tehlikeli örgütten ‘F Tipi’ diye bahsediyorduk. Habur’da çadır mahkemeleri kurulup PKK’lı teröristler aklanırken, bebek katili Apo’nun adı değiştirilip ‘İmralı’ haline getirilirken, Oslo’da resmi görüşmeler yapılırken biz çözüm yerinin her zaman parlamento olacağını söylüyorduk.
IŞİD’çi teröristlere DEAŞ veya DAEŞ adı takılırken, İstanbul’un lüks otellerinde toplantılar yapmalarına, militanlarının Türk hastanelerinde tedavi görmelerine izin verilirken, biz Suriye politikasının yanlışlarını dile getiriyorduk.
Bu andan itibaren aziz milletimizi kimsenin ‘evet’çi veya ‘hayır’cı diye bölmeye hakkı yoktur. Bizim için 16 Nisan’da ‘evet’ oyu verecek olan da ‘hayır’ oyu verecek olan da bu ülkenin vatandaşıdır. Oyumuzu kullanarak en temel demokratik hakkımızı ve en temel egemenlik hakkımızı yerine getireceğiz. Bizim istediğimiz, vatandaşlarımızın neye evet veya neye hayır diyeceklerini bilmeleridir. Çünkü kullanılacak her oy birbirimizin çocuklarının geleceğini etkileyecek ve bizi vebal altına sokacaktır. Çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras ‘ben gittim bu referandumda HAYIR oyu kullandım, senin geleceğini düşündüm’ demek olacaktır.
Bu çok değerli bir sözdür. Burada toplumun bütün kesimlerine sesleniyoruz. Aynı havayı teneffüs ediyoruz, aynı ülkede yaşamak istiyoruz, birlikte huzur içinde, insanca yaşamak istiyoruz. Güler yüzlü bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Biz bunu Türkiye için istiyoruz, evlatlarımız için istiyoruz. Demokrasi için istiyoruz”