Doruk Sağlık Grubu Yıldırım Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ayhan Müdüroğlu, esnek ve pürüzsüz yapıya sahip olan sağlıklı bir atardamar duvarında, yüksek kolesterol, obezite, sigara kullanımı, hipertansiyon ve diyabetin, şah damarı duvarında yağlı maddeler, kolesterol atıkları, kireç kalıntıları gibi zararlı maddeler birikimine neden olduğunu söyledi.
Op. Dr. Ayhan Müdüroğlu, “Bu maddelerin birikmesi sonucunda, damarın duvarında aterosklerotik plak denilen kalın bir kireç tabakası meydana gelir. Bu durum şah damarında esneklik kaybı, darlık ya da tıkanıklıkla sonuçlanır” dedi.
Şah damardaki daralmanın beyne giden kan akımında azalmaya ve darlık üzerinde meydana gelen pıhtıların beyne gitmesi nedeniyle beyinde beslenme bozukluğuna sebep olduğunu ifade eden Op. Dr. Ayhan Müdüroğlu, “Şah damarlarda meydana gelen darlık zamanında ve uygun şekilde tedavi edilmezse tam bir tıkanıklığa sebep olarak kalıcı inmeye ve beyin hasarına yol açabilir. Şah damarı darlığı, inme riskinde önemli oranda artışa sebep olur” şeklinde konuştu.
Şah damarındaki tam tıkanıklığın tedavisi oldukça zor olduğunu belirten Op. Dr. Ayhan Müdüroğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Yüzde 50-70 arası darlıklara yönelik cerrahi tartışmalıdır. Yüzde 70 ile 99 arasındaki tıkanık olan hastalarımız da belirti veren ve vermeyen hasta grubu olarak ikiye ayırıyoruz. Belirtisi gözlemlenen hastalarda genellikle, geçici körlük, inme, güç kaybı gibi problemle ortaya çıkmaktadır. Bu hastalarda teşhis, hastanın şikayetleriyle veya başka bir sebepten dolayı bakılırken ortaya çıkıyor. Damara ilk önce ultrasonla bakıp daha sonra kafa kemikleri içerisindeki kısımda bir sıkıntı var mı diye anjiyo çekiyoruz”
Teşhisi konulduktan sonra ilaç, stent ve ameliyat tedavisi olarak gerekeni yaptıklarını belirten Op. Dr. Ayhan Müdüroğlu, “İlaç tedavisini tek başına bırakmak genellikle yeterli değildir. İlaç tedavisi genel durumu kötü, uzun yaşam beklentisi olmayan, ileri kalp yetmezliği gibi ek hastalıkları olan kişilerde uygulanmaktadır. Onun dışında ise ameliyat veya stent yapılan hastalarda da ilaç ek olarak kullanılmaktadır. Yani tedavi de daha çok stent mi ameliyat mı diye ayrılmaktadır. Bu konuda cerrahi tedavi stente göre bir adım öndedir. Stent daha çok hasta tercihi, boyna yapılan radyoterapi gibi tedavi sonrası yada darlığın kafa içinde olduğu durumlarda uygulanmaktadır” dedi.
Yapılan araştırmalara göre, yüzde 70 ile 99 arasındaki hastalara müdahale etmek gerektiğini ifade eden Op. Dr. Ayhan Müdüroğlu, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Yaşları 65 ve üzeri 5 bin kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre, erkeklerin yüzde 2.3 kadınların ise yüzde 1.1’inde yüzde 75 ve üzeri darlık görülmüştür. Üç milyonluk Bursa’ya bakıldığında, 65 yaş üstü kişi sayısı yaklaşık 300 bin civarındadır ve bu 65 yaş üstü erkeklerde 3 bin 700 kadınların ise bin 500’ünde bu rahatsızlık olduğu tahmin edilmektedir. Avrupa karotis cerrahi çalışmasına göre, bu hastalara sadece ilaç tedavi uygularsak, 3 yılın sonunda inme riski yüzde 16.8 iken cerrahi+ilaç tedavisi görenlerde ise sadece yüzde 2.8’dir.
Bu hastalarda cerrahi+ilaç gurubunda ölüm yüzde 12.3 iken, yalnız ilaç gurubunda yüzde 21.9 olarak bulunmuştur. Bu da ne tür tedavi yapılırsa yapılsın inme ve ölümün tamamen tedavi edilemediğini göstermektedir. Koroner bypass için yapılan bir çalışmada sigara, yüksek tansiyon, şeker ve hiperlipideminin yani engellenebilen risk faktörlerinin düzeltilmesiyle neredeyse hastaların yarıdan çoğunun girişime gerek duyulmayacağını göstermiştir. Ameliyat ve tedaviden ziyade, bu hastalığı engellemek hem daha kolay, hem daha acısız, hem de daha ucuz ve güvenilir olması nedeniyle çok daha önemlidir”