CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, maliyetlerin geçen yıla göre yüzde 60’ın üzerinde artmasına rağmen, TMO’nun buğday alım fiyatına yüzde 29 oranında artış yapmasının, üreticinin beklentisini karşılamadığını söyledi.
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, geçen yıl 1050 lira olan buğdayın tonunun bu yıl bin 135 liraya, arpanın ise bin 100 liraya çıkarılmasının, beklentilerin çok altında kaldığını belirtti.
Girdi maliyetlerin son bir yıl içindeki yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki artış ve diğer nedenlerle yaklaşık yüzde 60 oranında arttığına işaret eden Ömer Fethi Gürer, “Sadece gübre ve tohum fiyatlarındaki artış dikkate alınsa bile, buğday alım fiyatlarındaki yüzde 29 artış, üreticiyi memnun etmeyecek bir rakam olduğu görülebilir” dedi.
Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçi ve çiftçi temsilcileriyle yaptığı görüşmelerde, üreticilerin buğday fiyatından memnun olmadıklarını aktardıklarını belirtti. Gürer, “2000 yılında 92 milyon dekarda ekim yapılan buğday alanı ile kendi kendine yeten bir konumda olan ülkemiz, 2017 yılında ekim alanı 77 milyon dekara kadar gerilemiştir. Farklı nedenlerle son yıllarda buğday ekim alanları azalırken, 2018 yılında buğday ekim alanları 72 milyon dekara kadar düşmüştür. Ülkemiz genelinde kuru tarımı yapılan buğdayın, yetiştirilme alanlarında, sulu tarıma geçilmesi ile ürün deseninin değişmesi ile buğday ekim alanlarında kısmen gerileme yaşandığı bakanlıkça kabul edilmektedir. Esas olan bu alanda önlemler üretmektir.
2016 yılında 20,6 Milyon, 2017 yılında ise 21,5 Milyon ton buğday üretimi gerçekleşmiştir. 2018 yılında benzer rekolte gerçekleşmiştir.1050 lira olarak açıklanan geçen yılki fiyat, ithal Buğdayın gümrük vergisinin düşürülmesi ile çiftçimiz 900 lira civarında bir fiyatla ürününü satıp mağdur olmuştur. Bu yıl ekonomik kriz ile girdi fiyatlarında artış ve dolar değişikliği dikkate alınarak en az 1500 lira beklentisinin gerçekleşmemesi, çiftçinin umutlarını bitirmiştir. Bu yıl ekim alanları; girdi maliyetleri ile çiftçi oldukça zor ve sorunlu ekim yapmıştır. Girdi fiyatlarının artması yanında teşvikler ve destekler amaca hizmet edecek biçimde verilmemektedir. Ayrıca son yıllarda ortaya çıkan hastalıklar, doğal afetler gibi nedenlerle çiftçinin sorunları artmakta, geliri sürekli azalmaktadır. Bir de uygulanan yanlış tarım politikaları, tam da hasat zamanında yapılan ithalatta gümrük vergisi indirimi gibi sebepler de buğday ekim alanlarının azalmasın neden olmaktadır.
Günümüzde 72 milyon dekar alanda yaklaşık 20 milyon ton buğday üretimi gerçekleşmektedir. Son 30 yılda ülkemizin nüfusu neredeyse 30 milyon artış gösterirken, buğday rekoltesinin yerinde sayması, Türkiye’yi buğdayda bile ithalata yöneltmektedir. Tarımda plansız uygulamalar sorunları katlamaktadır. Buğday üretimindeki sorunların belirlenmesi, buğday üretim alanlarının genişletilmesi, maliyetlerin azaltılması ve Buğday zararlıları ile mücadelede gereken desteğin verilmesi, üreticilerin teşviklerden daha çok yararlanmasının sağlanması gibi uygulamaların hayata geçirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
2017 yılının ilk dokuz ayında ülkemize Dahilinde İşleme Rejimi kapsamında 3,1 milyon ton buğday (652 milyon dolar ödenerek) girişi sağlanmış ve yüzde 92’si dahilde işleme rejimi kapsamında işlenmiştir. Bu uygulama ile sanayici desteklenirken yerli üreticinin satış alanlarını daraltmaktadır. Buğday üretiminde kullanılan kimyasal gübre, yeraltı suyu enerjisi ve mazot gibi temel girdi fiyatlarında 2018 yılı artışı göz önüne getirildiğinde açıklanan fiyatın yetersizliği açıkça görülecektir. Her yıl yükselen girdi fiyatlarının bu yıl zirve yapması ile karşılığını alamayan çiftçi tarımdan daha da uzaklaşmaktadır. Bu yanlış uygulamalar kırsaldan kente göçü de teşvik edecektir” diye konuştu.