Evrensel hak ve hürriyetler ancak o devletin bir dine veya ideolojiye bağlı bulunmaması, yani ‘demokratik laik hukuk devleti’ olmasıyla mümkündür. Bu özgürlükler sağlanıyor mu, sağlanıyorsa sorun bitmiştir. Dini ve ideolojiyi tanımlamaya gerek kalmaz.
Türkiye’nin ikinci adamı var. TBMM Başkanı İsmail Kahraman. O ise “Anayasada laiklik olmamalı, anayasa dine dayalı yapılmalı” dedi. Bu itiraf gerçekte AKP iktidarının felsefesidir. Bugün dile getirilmiştir. Meclis Başkanı bunu kendi fikri olarak değil, belirli kişilerle görüşüp, tartışıp söylediği sözdür. Halkın nabzı yoklanmıştır. Türkiye’yi 13 yılda hangi din noktasına getirdiklerinin test edilmesidir. Halkın tepkisi görülünce de geri adım atılmıştır.
İsmail Kahraman’ın sözleri Başbakana sorulduğunda kem küm etmiştir. Çünkü ağabeyi Erdoğan daha konuşmamıştı. Erdoğan konuştuktan sonra ancak laiklik görüşlerini açıklayabilirdi. Erdoğan da Kahraman’a telefon açtıktan sonra, Kahraman da “Bunlar benim şahsi görüşüm” diyebildi. Takkiye yaptı. Sağın felsefesi bu, yalan ve riya.
Sizler var ya sizler, laiklik düşmanı da olursunuz, Atatürk düşmanı da. Milli bayramları da törpülersiniz, milliyetçiliği de ayaklar altına alırsınız. Özgürlük dersiniz, özgürlükleri yok edersiniz. Cumhuriyet rejimini kaldırıp kendi kafanıza göre diktatörlük özlemi içinde başkanlık rejimi istersiniz.
Fizikçi Vali
Bir vali çıkıyor, yönetici olacağına fizikçi oluyor. Kilis’e füzeler düşünce bu füzelerin düşüyor olmasını eleştiriyor. “Tabi ki düşecekler, havada mı kalacaklar. Yerçekimi var. Abdestsiz dışarı çıkmayın” diyor. Füze düşmesinin yorumuna bak. Valiye bak, yandaşa bak, liyakata bak!
Atam kalk bak, kurtardığın ülkende neler oluyor. Bu ülke kimlere emanet ediliyor, kimler yönetiyor. Sizin kurduğunuz değerlerle rövanş peşindeler.
Kut’ül Amare Zaferi
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, 1. Dünya Savaşı sonrası Türk ordusunun İngiliz ordusunu yendiği Kut’ül Amare Zaferi’nin 100. Yıldönümü nedeniyle özel kutlama yapılması için ilgili kurumlara talimat yazısı gönderiyor. Milli Eğitim Bakanlığı da, büyük zafer için Milli Eğitim Müdürlüklerinden görkemli kutlama istiyor.
Ben tarihi severim. Pek çokta tarih kitabı okudum. Şuanda Fransız tarihçi Alphonse de Lamartine’nin 1030 sayfalık ‘Osmanlı Tarihi’ kitabını okuyorum. Okuduğum bir tarih kitabında Sina Çöllerinde askerlerimizin susuzluktan baygınlık geçirdiğini, gece bir kuyu bulduklarını, kuyudan doyma noktasında su içtikten sonra kuyuda hayvan leşi olduğunu, kılların ağızlarına geldikten sonra fark ettiklerini yazıyordu. Ancak Kut Zaferini ise bu yıl duydum. Osmanlı’nın okulda okuduğumuz tarih kitaplarının dışında, yükselme devrinde de pek çok zafer ve yenilgisi var.
Kut Zaferinde 29 Nisan 1916 yılında 10 bin er şehit vermişiz, 30 bin İngiliz kuvvetlerine zayiat verdirilerek kazanılmış. Bu zafer Türk milletinin zaferidir. Osmanlı bizim atalarımızdır. MEB bu zaferin 100. Yılına yaraşır nitelikte canlı ve görkemli bir şekilde kutlanması Bursa escort talimatını vererek, “İmam Hatip Ortaokulları ve Anadolu İmam Hatip Liselerinde her okul, kendi adına şehitlerimiz için en az 1001 hatim okuma programı yapacaktır. Şehitlerimiz için mevlidi şerifler okunacaktır” demiştir.
Benim bildiğim zaferler, geleneksel kutlamalarımızla yapılır. Ne zamandan beri böyle kutlama talimatları verilmeye başlandı. Bundan sonrada 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, Bodrum escort 30 Ağustoslar, Cumhuriyet Bayramları böylemi kutlanacak. 23 Nisan kutlamalarını hükümet, terörü bahane ederek kaldırdı. Daha önceki bayram kutlamaları da hep tırpanlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin binlerce yıllık tarihini neredeyse 1919 yılında başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum” dedi.
Kimsenin tarihini inkar ettiği yok. 1919 Kurtuluş Savaşının başlangıcıdır. Önemi de çok büyüktür. Bir millet yoktan tekrar var olmuştur. Meclis Başkanı laikliği Beylikdüzü escort kaldırmak istiyor. Bunların hepsinin şuur altında Cumhuriyet düşmanlığı var. Bitiremediler, bitiremeyecekler de. Ama unuttukları, 13 yıldır Cumhuriyetin verdiği nimetlerle bu ülkeyi yönetmeleridir.