Yaptığım gezileri yazmak hoşuma gitmiyor. Ancak o ülkelerde gördüğüm olumlu şeyleri görünce benim ülkemde de bunlar yapılamaz mı diyorum. Bu nedenle hem toplumun hem yöneticilerin kulaklarına su kaçsın istiyorum. Bu yazıyı da bu nedenle kaleme almak ihtiyacını duydum.
Valencia bağ ve bahçelerin çok olduğu bir şehir. İspanya’nın şarabının üzümleri bu şehirden temin ediliyor. Sebze ve meyvenin de merkezi. Bağlar bahçeler bizdeki gibi ot içinde değil. Tarla yolları bile temiz ve düzgün.
Şehirlerarası yollar şahane. Yolu yapan müteahhit 20-30 yılda yaptığı yoldan mesul oluyormuş. Bakımını yapmak zorundaymış, sorumluluk ona aitmiş. Onun için yollarda ne çatlama ne kabarma ne de bozulma var. Bizde yolu müteahhit yapar, iki yıl geçmeden yol bozulur, tamirini de devlet yapmak zorunda kalır. Orta yerde yağma Hasan’ın böreği vardır.
Madrid’te rehberimiz “Bu yolun altında nehir akmaktadır, Madrid belediyesi trafiği rahatlatmak için nehri yer altına aldılar, üzerine de gördüğünüz gibi bu yolları yaptılar” dedi. Madrid ve Barcelona’da binalar 6-7 katlı, gökdelen yok. Madrid şehir merkezinde Bursa Kültür Parkı’nın en az iki misli büyüklüğünde parkı var. Pek çok parklar varda herhalde en büyük olanı bu. Avrupalı insanlar yeşili seviyorlar biz ise yöneticiler sayesinde betonu sevmek zorunda bırakılıyoruz.
Madrid ve Barcelona Belediye Başkanlarına önerim gelin İstanbul, Ankara Belediye Başkanlarından ders alın, bu kadar fazla şehir içinde yeşil alan bırakılır mı? O yeşil alanlara AVM’ler yapın, köşkler yapın, kilise yapın. İnsanları düşüneceğinize biraz da rant düşünün. İstanbul’da ki deprem alanı sahaların yarıdan fazlasına imar planı değişikliği ile AVM’ler yapıldı. Hem de Türkiye deprem kuşağında. Bizde yeter ki biraz alan olsun mühim değil, camide yapılmalıdır ve yapılıyor da. Emperyalistler önerdi ya “Türkiye ılımlı İslam’a geçsin” diye. Okullarda da teknoloji dersleri yerine din dersleri verilmelidir. Bu emirde yerine getirildi, düz okulların çoğu İmam Hatip’e çevrildi.
Hem Madrid hem Barcelona Belediye Başkanları bizim Büyükşehir Belediye Başkanlarından da ders alması lazım. Bizim Başkan, şehir merkezi Osmangazi Fomara Caddesi yakınına 22 katlı “TOKİ” binaları kondurdu. Işıklar’dan, Hünkâr Köşkü’nden, Tophane’den, Uludağ eteklerinden Bursa’yı seyredenler bu güzelim 22 katlı binaları ilk önce görüyorlar. Öyle binalar ki bunlar Bursa’nın kalbine hançer gibi saplanmış, her tarafından rant akıyor. Her şehri seyreden Belediye Başkanına minnettarlığını sunuyor. İltifatlarını esirgemiyor.
Toledo tam bir tarih şehri. Tarihi dokuya hiç dokunulmamış her tarafından tarih akıyor. Yeni binalar nehrin karşı tarafına yapılmış. Biz ise Tophane semtinin canına okumuşuz.
Madrid ve Barcelona’da yollar geniş, trafik akışı hızlı, trafik sadece yaya geçitleri için duruyor. Meydanlar bol her meydan da heykeller var. Biz ise heykelleri ya ucube ya da müstehcen diye kaldırıyoruz. Resimde gördüğünüz meydan Barcelona’dan. Bizde böyle bir meydan var mı? Adamlar bu meydanları asırlar önce yapmış. Biz ise Bursa’da dün bir Kent Meydanı yaptık ki utanmadan meydan diyoruz. İçine AVM’yi koyduk, ne trafik akışı var nede insanların geçiş yeri. Her şeyimizi ranta kurban ediyoruz. Bizim ana cadde dediğimiz yerler onların ara sokakları.
Yoksa yol düzenlemesi yapılırken yol genişliğinin 80 mt çıkarılmasını isteyen meclis üyelerine çanta içinde paralar gönderiliyor. Amaç yol kenarında ki arazilerini korumak için. Yolda diğer meclis üyelerinin etkisi ile 60 mt genişlikte bırakılıyor. Bursa’da şehri batıdan doğuya bağlayan bir İzmir yolu var. Birde Dikkaldırım. Dikkaldırım’da iki araç zor geçiyor. Dün kurduğumuz Nilüfer Altınşehir yolları daracık. Her yol devenin hörgücü gibi. Bu nasıl şehircilik anlayışı anlamak mümkün değil.
Bizim yeni seçilen Belediye Başkanları, İmar Komisyonları, Fen İşleri, ilk iş Avrupa’ya gidip imarı, yolları görmeleri gerekmektedir. Ondan sonrada hatır gönül gütmeyeceklerine, rant peşinde koşmayacakları üzerine yemin etmeliler. Gerçi yemin etseler de bir şey değişmez ya ömrünün yarıdan fazlasını mecliste geçirmiş AKP’li M.A. Şahin bile vekil yemini için “İçime sindiremiyorum” demedi mi? Burası Türkiye’dir, her yapılan mubahtır.