”
30 yıldır terörle mücadele edilen, 40 bin cana mal olan ülkemizde, ırkçıların ve faşistlerin dışında hiç kimse akan kanın durmasına, silahların susmasına karşı çıkmaz, çıkamaz. Bunu herkes istiyor da, halkın tepkisi sürecin şeklinedir. Terörist gruplar silahları bırakmadan bunlarla konuşulmaz. Bunun bir örneği dünyada yoktur. Terörist başının iki dudağı arasına Türkiye’nin kaderi terk edilemez.
Anlaşılıyor ki, hükümetin dün ‘barış’ sonra ‘müzakere’ ve tepkiler üzerine ‘çözüm süreci’ dediği bu süreç için hiçbir strateji, plan, taktikleri yok. Hiçbir hukuki altyapı yok. Her gün başbakan ve bakanlar çelişkiye düşüyorlar. ABD’nin önerileri doğrultusunda başbakan ve Öcalan mevzi almaktadır. Başbakan yerel seçimlere kadar ‘ateşkesin’ sağlanması hesabı peşinde. Bunun için de akil insanlar listesi hazırladı ve topluma sundu.
Gazetelerde, akil insanlar listesini ve bazılarının fotoğraflarını gördüm. İçim cız etti, tüylerim ürperdi. Eğer bunlar Türkiye’nin akil insanları ise ben deliyim ve tedavi olmalıyım diye düşündüm. İçlerinde tenzih edeceğim insanlar var, onlardan özür dilerim.
Başbakan akil insanlar görevinin, ‘süreci takip edecek, sürece yönelik toplumsal desteği perçinleyecek, çözüm iradesini halka olumlu yansıtacaklar’ olarak yorumladı. Türkiye’nin 7 bölgesinde konferans, panel, seminer yapacaklar. Yani halka şerbet içirecekler. Bende akil adam denildiğinde, hükümet karşısında eğilip bükülmeyen, hükümet emrinde olmayan, gerçekleri bütün çıplaklığıyla halka anlatacak insanlar olacak zannediyordum.
AKP’nin yaptırdığı ankette, sürece evet ama Öcalan’la sürdürülen pazarlığa karşı çıkıp, ülkenin bölünmesinden korkarak, AKP’nin oylarının düşmesine sebep olan bu olumsuzluğun giderilmesi için, bu akil insanlar topluluğu oluşturulmuştur. Yani bunlar AKP’nin timleridir, yandaşlarıdır.
Liste çok yakından incelendiğinde, yarısının AKP, yarısının da PKK kontenjanından oluşturulduğu görülüyor. İçlerinden bazıları şiddetle bölgesel yönetimden yana, anadilde eğitim isteyen, anayasada Türk devleti olmasın, kürt devleti de olsun diyen, Türklükle sorunları olan insanlar. Diğer taraftan cemaat ve gazetelerindeki köşe yazarları. Başbakanı her daim ayakta alkışlatan gazeteciler.
Akil adamlar listesindeki Doç. Dr. Vahap Coşkun, ‘’Türklük kelimesi etnik bir kimliktir. Türk değilim, Türk kelimesinden rahatsızım’’ diyen bir insan. Bu akil adam olabilir mi?
‘’Devletten yana değil, dağdakilerle birlikte yaşamak isteyen, CHP kapatılsın diyen, MHP’ye saydıran’’, Yeni Şafak Gazetesi’nden Hilal Kaplan, ‘’Türk bayrağı demeyi tartışmamız lazım, Türkiye bayrağı demeyi öneriyorum, yada devlet bayrağı olabilir’’ diyen bu insanlar mı akildir?
Akil insanlar, ölü doğmuş bir çalışmadır. AKP propagandasından başka hiçbir faydası olmayacaktır. Bu akil insanlar, gittikleri yerde halkın tepkisini dinlemelidirler. İki ay boyunca beş yıldızlı otellerde yatacaklar, lüks lokantalarda yemek yiyecekler, devlette bu masrafları karşılayacak. Yazıktır bu masraflara.
Mondros anlaşmasından sonra, Damat Ferit Paşa tarafından Osmanlı’nın 7 bölgesine, 7’şer kişilik ismi Heyeti Nasiha olan akil adamlar gönderilmişti. Görevleri halka nasihat etmekti. İstanbul’un istilasına halkın karşı çıkmasını önlemekti. Bugünkü akil insanlarla ne kadarda özdeşleşiyorlar. Görevleri de aşağı yukarı aynı. Toplumu teskin etmek, topluma nasihat vermek, ‘maceraya gerek yok, direnişe geçmeyin, sokaklara dökülmeyin’
Akil insanların görevi acaba, Türkiye’yi federatif devlet yapma çalışmalarının, toplumu ikna ettirilmesi çalışması mı olacaktır.
“