Son günlerde ülke gündeminin en çok üzerinde durduğu ‘Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesi’ konusuna, Bursa Karacabeyliler Derneği’nden tepki geldi.
Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Ceylan, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “22 Ekim 2014 tarihinde gecenin bir yarısında çıkarılan bir yönetmelikle iç savaş yaşanan ve Esat rejiminden kaçarak ülke sınırlarımıza yığınak yapan Suriyelileri geçici koruma altına alan ve bu şekilde de onlara sosyal hizmetlerden faydalanma ve çalışma olanağı sağlayan yönetmelik gereği kayıtlı 3 milyon, kayıt dışı 5 milyon Suriyeli vatanımızda misafir edildi. Bu durum ilk bakıldığında kaçınılmaz bir insanlık göstergesiydi. Dünyanın hiçbir yerinde Müslümanların sahipsiz olmadığını Türkiye Cumhuriyeti kanıtladı.
Ancak zaman geçtikçe ve özelliklede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kilis’te katıldığı bir iftar programında ‘Suriyeli sığınmacılarımıza vatandaşlık vereceğiz’ demesiyle fitillenen ateş, ülke gündemimizin ana maddesi haline geldi.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilmenin birçok kriteri vardır, ancak bu kriterler arasında en önemli iki kriter ise; Türkiye’de kesintisiz 5 yıl yaşamış olunması ve Türkçeyi çok iyi bilmesi maddeleridir.
Bu nasıl bir anlayıştır ki, Türk vatandaşını ikinci insan muamelesine terk eden ve gidilen her yerde önceliğin Suriyelilere verildiği bir ülke konumuna düşürmektedir. Bu durum halkımızı en derinden yaralamaktadır.
Üniversite kayıtlarında eşit puana sahip Suriyeli ve Türk vatandaşı arasında ilk tercih Suriyeli olmaktadır. Hastanelere gittiğinizde ilk sırayı Suriyeli almaktadır. Muhtarlıklar, her Suriyeli aileye günde 5 ekmek vermektedir. Kamu kurumlarına bizim çocuklarımızın 80 KPSS puanı ve daha yukarısı olma şartı var iken, Suriyelilere sınavsız kamu personeli olma hakkı verilmektedir. Bu örneklemeleri çoğaltmak mümkün. İnanın bunları duydukça insanın Türkiye’de Suriyeli olası geliyor.
Bizim can çekişen esnafımız 1 gün Bağ-Kur’unu ödeyemesin sağlıktan yararlanamıyor ve hemen sistemde 30 günden düşük ödenmemiş prim sayınız var diyerek geri çevriliyor. Bütün imkanlara Suriyelilerin sahip olması gerçekten insanın içine korku salıyor.
Esat rejimini beğenmeyerek ülkesini savaşarak savunacağına Türkiye’ye kaçmak onların yapabildiği en kolay işti. Vatanını seven kaçar mı, savunur mu? Bu durum bir gün bizim başımıza gelse acaba Suriye veya başka bir devlet bize kucak açar mı?
Bu Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesi milli bir sorundur, burada parti gözetmeksizin tek yumruk olunmalı ve bu vatandaşlık hakkı verilmesinin önü kesinlikle kesilmelidir. Eğer ülke kaynaklarında fazlalık varsa bu bizim halkımız için kullanılmalıdır.
Emekliye 20 lira zam yapan anlayış, emeklinin ödediği elektrik, su ve diğer faturalardan vermiş olduğu 20 liralık farkı kat ve kat geri almakta ve Suriyelilerin sırtına yamamaktadır. Çiftçimiz, emeklimiz, çalışanımız ülkemizde zor günler yaşıyorken, bu Suriyeli meselesinin ülke gündemimizi meşgul etmesi dahi yersizdir.
Evet Müslüman olmalarından dolayı sınırlarımıza aldık, misafir ettik. Suriye’deki savaşa bir an önce son verilmeli ve hepsi tasını tarağını toplayarak vatanlarına geri dönmelidir. Biz Suriyelileri istemiyoruz.
Her sıkıştığında ‘halka sorarım, referandum yaparım’ diyen Sayın Erdoğan, ‘Suriyelileri istiyor musunuz?’ referandumu yapsın da görelim. Halka rağmen Suriyelilere vatandaşlık verilmesindeki diretmeyi anlamış değiliz. Yalnız şunu da unutmayalım ki, iç savaş yaşanan ülkemizin şimdiki verdiği görüntü Suriye’de savaş çıkmadan önceki görüntünün benzeridir. İnşallah sonumuz Suriye gibi olmaz. Onlar vatanlarını terk ettiler, Türkiye’ye sığındılar. Bizim ülkemizden başka sığınacak vatanımız da yok. Böyle giderse kendi ülkemizde Türkçeyi unutacağız”