İstikrar dediler milleti kandırdılar, oy aldılar iktidar oldular. 13 yıldır da ülkeyi idare ediyorlar. Bu 13 yıllık iktidarda hangi konuyu ele alsan her şey bozulmuş, laçkalaşmış, çivisi çıkmış.

İstikrar dediler Güneydoğu’yu koruyamadılar. Her gün 5-10 şehit haberi ile karşılaşıyoruz. Televizyonları açamaz hale geldik. İstanbul’u koruyamadık, Ankara’yı koruyamadık, kadınlarımızı koruyamadık. Her gün kadın cinayetleri ile karşılaşıyoruz. Maçlarımızı yapamıyoruz, terörden erteleniyoruz. Halkı koruyamıyoruz, çocuklarımızı da koruyamaz hale geldik. Biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz. Bizi nasıl insanlar yönetiyor. Bir cumhurbaşkanı var her gün televizyonlarda her şeye maydanoz oluyor. Bağırıyor, çağırıyor, esiyor, gürlüyor hem bizi yönetiyor hem de başka devletleri yönetmeye kalkıyor. Etrafımızda dost diye bileceğimiz devlet kalmıyor.

Karaman’da Ensar Vakfı yurdunda yaşanan çocuk tacizleri ile ilgili olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleriyle ön plana çıkmış kurumu karalamak için gerçekçe olamaz” diyor. Bu ifadeler utanılacak ifadelerdir. Hele bir Bakanın ağzına hiç ama hiç yakışmıyor. Bu Bakan birde kadın ve anne. Anne dediğiniz her şeyi ile çocuğunu korur, onun üzerine kol kanat gerer. Bu Bakan çocukları değil vakfı savunuyor. Dün hırsızlık, yolsuzluk, meşrulaştı. Şimdi de çocuklara tecavüz mü meşrulaştırılıyor? Utanılacak bir durum.

Çocuklara cinsel istismar artış oranı %435. Bu tam bir yozlaşmadır. Karaman’dan sonra art arda birçok yurtta yaşayan çocuklara cinsel istismar haberleri gelmeye başladı. Nasıl oluyor da bu hale geliyoruz. Minicik gencecik çocuklar böyle bir olaya muhatap oluyor. Bu yurtlara nasıl izin veriliyor? Hiç izlenmiyor mu, kontrol edilmiyor mu, yöneticileri çalışanları sorgulanmıyor mu? Bu ne rezilliktir, bu ne kepazeliktir.

Ankara’da da bir yurtta çocuklara taciz oluyor. Müfettiş gönderiliyor. Müfettişler faillerin bulunmasını, araştırma yapılmasını ve cezalandırılmalarını istiyor. Ancak Ankara valisi izin vermiyor. Bu Ankara valisi böyle bir olayda kimden cüret alarak izin vermiyor. Bu ülkenin Başbakanı böyle bir valiyi neden görevde tutabiliyor. Din iman diyorlar böyle kepazeliklere göz yumuyorlar, sorumluları koruyorlar. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluklarından sonra şimdi de çocuk istismarı krizi yaşıyoruz.

Bu yurtlara kim izin verdi. Milli Eğitim Bakanı hiç konuşmuyor. Yurtlardan sorumlu değil mi? Bu konular onunda görevi değil mi? Önlem almak görevi değil mi? Ancak bu Bakanımızın birinci görevi Cumhurbaşkanının Başkan olması için demeç vermektir. Öyle ya bir demeç vermişti “Cumhurbaşkanımız Başkan olsaydı bu terör dururdu” diye.

“ENSAR” Mekke’den Medine’ye hicret etmek zorunda kalan Müslümanları, Medine’de karşılayan, onlara evlerini açan, onları kardeş belleyen Müslümanlara verilen isimdir. “ENSAR” karşılıksız kardeş bellemenin, hiç çıkarsız yardım etmenin adıdır. Bu vakıf yurdunda böyle bir olay yaşandığı için bu yurt adını değiştirmelidir “ENSAR” adını kirletmemelidir.

Bakan Hanım “Biz Ensar vakfını da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” açıklaması da yapıyor. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’da Ensar Vakfını savunuyor. Sayın Bakanlar Ensar Vakfı “Sütten çıkmış ak kaşıktır” diyorsunuz. Bakan Hanım bu ifadeleri ile “Benim görevim tecavüz ve istismara kurban gitmiş çocukları değil, Ensar Vakfını koruyup kollamaktır” demek istemektedir.

Sayın Bakanlar dikkat edin, kendinize dün Fettullah Gülen cemaatini de böyle savunuyordunuz sonra “Bizi aldattılar” demeye başladınız ve düşman ilan ettiniz. Yine böyle bir cemaat belası gelecekte çıkmasın karşınıza.