Türkiye’de istediğimi yaparım, anıtlar kuruluna kazma, boğazdaki yalımı istediğim gibi onarırım, beni rahatsız edeni magandalarıma dövdürürüm. Bakanları önüme yatırırım, param sayesinde konuşur kimse bana dokunamaz ne yaparsam yanıma kar kalır. Türk hukukundan korkmam, nasıl olsa beni koruyup kollayacak Bakanlarım var… diyen biri.
Öyle ya 1,5 ton altını “değerli taş” diye İstanbul Atatürk Havaalanına indirdi. İstanbul’daki adrese teslim edilecekti, aksi bir gümrükçü (haraç almayan dürüst insan) değerli taşların altın olduğunu tespit etti. Türkiye’de bazı kişiler arasında bir telaş bir telaş sormayın. İstanbul trafiğinde beter bir telefon trafiği başladı. Konu çözüldü, uçak yakıt ikmali için hava alanına inmiş oldu ve Dubai’ye gönderildi. Gana’dan Dubai daha kısa mesafede. İstanbul’a gelmeye, ikmal yapmaya ihtiyaç yok ama olsun sorun çözüldü, kaçakçılık kapatıldı, iş kılıfına uyduruldu, kaçakçılık yanlış beyana dönüştürüldü.
Uçak Dubai’ye uçarken 14 milyon 600 bin dolarlık altın eksik olmuştu. Bu da mühim değildi. 1,5 ton altını kurtarmak için bu kadar fedakârlıkta olacaktı. Ne verirsen elinle o gider seninle. Selahattin Duman yazmış “Çok parası olana, arkası kuvvetli olana, bir de adı Reza olana her şey mubahtır” diye. Türkiye’ye özgü doğa yasası Amerika’da işlemedi. “Türk maliyesinin cari açığını kapatan” ekonomik mühendisi muamelesi gören Reza, Amerikan hukuk sisteminde “Potansiyel dolandırıcı” gözüyle bakılıyor ve hapsediliyor.
Amerika’da bu konuları çok iyi bilen avukatlar ordusu tutuldu, kefaletle serbest bırakılma dilekçesi verildi. Hâkim herhalde çok aksi olsa gerek talep reddedildi!
Savcı da çok aksi olsa gerek, bir ülkenin cari açığını kapatan böyle büyük ekonomistte tam 75 yıl hapsi cezası istedi. Bizde ceza talebi büyük olur, mahkeme sonucu ceza çok küçük olur, bazen de sıfırlanır, Amerika’da ne olur, 75 sene der, 75 sene yatırırlar mı?
Amerika hukuk sisteminde anlaşma teklifi vardır. Sanık avukatı teklif eder, sanık suçunu kabul eder, suça karışanları ele verirse çok daha düşük ceza alır. Suça karışanları ele vermezse yandım Allah keten helva. Reza ya hapiste çürür yâda cezasını hafifletmek için bülbül gibi konuşur. İş “Kırk katır mı yoksa satır mı ya” döner.
Ya konuşursa o zaman ucu mucizevî işlerde çok başarılı Bakanlarıma döner mi? Öyle ya bak FBI adamının söylediğine “Bu operasyon birilerine mesaj olmalı” dedi.
Zarrab ne yapar? Reza için iki yol kalıyor. Ya delikanlı olacak ben kimseyi yakmak istemiyorum diyecek “her şeyi yalnız yaptım” diyecek ve konuşmayacak, o zaman Allah ömür verirse 33 yaşında girdiği cezaevinden 108 yaşında çıkacak, yada lafı hiç dolandırmadan hiç bir şeyi saklamadan harbiden kimlere ayakkabı yolladıysa, kimlere neden saat hediye ettiyse, neden uçaktaki altınlar eksildiyse onları tek tek bülbül gibi açıklayacak cezası da hafifleyecek.
Bu konu Zarrab kadar Türkiye’nin de konusudur. İktidarı ile muhalefeti ile bu konunun takip edilme mecburiyeti vardır. Türkiye’ye de ağır faturalar çıkabilir. Olayların içindeki şahıslara bir şey olmayabilir. Sadece ABD’ye gidemezler, giderlerse tutuklanabilirler. Fakat Türkiye bedel öder.