Bu yazımın ana nüvesini Fatih Çekirge’nin köşe yazısından aldım. Geçtiğimiz haftalar da yazmıştı. Çok gerçekçi buldum. Terörü kimlerin desteklediğini Birleşmiş Milletlerde yüzlerine haykıran bir siyasetçi. BM toplantısında büyük devlet başkanlarının gözlerinin içine bakarak konuşan bir kadın. Bu kadın Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez. Latin Amerika’dan çıkan bu kadın vicdanının sesini yansıtıyor.
Diyor ki: Geçen toplantımızda Esad rejimini terörist olarak tanımladınız. Ona karşı olanı, devrimci olarak değerlendirip desteklediniz. Şimdi de dün devrimci diye desteklediğiniz radikal İslamcılara savaş açmış durumdasınız (IŞİD) Hizbullah’ı terörist örgütler listesine koymuştunuz ama sonradan Lübnan’da geniş bir tabanı olan saygın bir örgüt olduğu anlaşıldı. 1994’te Buenos Aires’teki İsrail Elçiliğine yapılan bombalı saldırıda İran parmağı aradınız. Ama öyle olmadığı kesinleşti. 11 Eylül sonrası El Kaide terörü gerekçesiyle Afganistan ve Irak’a savaş açtınız. Bu ülkelerde şimdi dünyanın en ağır durumu yaşanıyor.
Arap baharını Tunus, Libya, Mısır’da başlatarak radikal İslamcıların kendi ellerinizle iktidara getirdiniz. Oradaki halkların haklarını gasp ettiniz.
İsrail’in son saldırısında Gazze’de kelimenin tam anlamıyla kıyım ve yıkım yaşandı. Ama siz onu görmek yerine sadece Gazze’den İsrail’e atılan ve hiçbir etki yaratmayan roketleri gördünüz.
Bugün burada IŞİD’e karşı bir BM kararı çıkarmak üzere toplandık. Oysa IŞİD’in bazı güvenlik konseyi üyesi ülkelerin gözetiminde kurulup beslendiğini herkes görüyor. IŞİD ve El Kaide’nin elindeki silahların izini kim sürebilir.
Büyük güçler çok kolay dost ve düşman kavramını değiştirebiliyor. Teröristler dost, dostlar da terörist olabiliyor. Ortadoğu’da bir terörist canavarı yarattınız. Bu canavar artık kontrolünüzden çıktı.
İşte o canavarın çatal dili Pazar günü gençlerin imtihandan çıktığı Ankara’nın kalbi Kızılay’da ciğerimize kadar uzandı. Yaktı kavurdu bizi.
Emperyalist güçler menfaatleri için hiçbir şeye acımadan Afrika’dan, Ortadoğu’ya kadar koskoca bir coğrafya’yı açık bir terör sahası haline getirdiler.
Arjantin Devlet Başkanı Fernandez içi yanarak bütün gerçekleri dünya liderlerine açıkça haykırabiliyor. Fernandez sahtekâr değil, dürüst. Menfaatçi değil, gerçekçi. Siyasette tam bir mertlik örneği sergiliyor.
Emperyalist güçlerde mertlik hiçbir zaman olmamıştır. Olamazda. Onlar için dost yoktur, müttefik yoktur. Onlar için ülkelerinin menfaati vardır. Dün bir ülkenin istilası için teşvik ettikleri, destekledikleri ülkeyi bir gün sonra düşman ilan edebilirler. Bir ABD yetkilisi Türk ordusunun Suriye’ye girmesini istiyor ama kendi askerini göndermiyor. Senin askerin ölsün, Coni yaşasın.
Fakir ülkeler geri kalmış ülkeler emperyalistlerin daima oyuncağı olmuştur. Sömürü merkezi olmuştur. Bunları Kurtuluş savaşı sırasında yaşadık. Lozan’da kapitülasyonlar için Musul için kök söktürdüler bize. Musul’da İngiliz siyasetinin entrikalarını yaşadık.
Bu günde ABD’nin siyasetini yaşıyoruz. PKK terörist ama onun kolu PYD terörist değil çünkü menfaatleri o yönde. Dün de PKK’yı besleyen silah mühimmat ve gıda yardımını uçaklarla yapan ABD idi. Türkiye’yi uyumayan diplomasiyi bilen dünya gerçeklerini gören siyasetçiler yönetmelidir.