Bütün dinlerin ana teması, toplum sağlığıdır, insan sağlığıdır. Bizim dinimizde Kuran-ı Kerim bunu en belirgin şekildi ifade etmiştir. Allah “kul hakkı ile karşıma gelme” emri vermiştir. “Kul hakkı yiyenler cehennemliktir” demiştir.
Bütün bu kesin emirlere rağmen, iktidar sahipleri “din-iman-kuran” üzerinden edebiyat yapıp, din üzerinden bütün mütedeyyin Müslümanları kandırıyorlar. Oyları alıyorlar, iktidarlarını sürdürüyorlar.
17-25 Aralık’ta bunu gördük. Devlet malının nasıl çalındığını, yolsuzluk yapmalarına şahit olduk. Zamanın Başbakanı oğluna “paraları sıfırla” talimatı veriyor. Aile boyu 1,5 gün parları sıfırlamaya uğraşıyorlar ve hala paralar sıfırlanmıyor. Bakan çocuğunun evinde 7 para kasası ve para sayma makineleri, paralar çıkıyor. 700 bin liralık saat kola takılıyor. Rüşveti veren uçağı ile birde Umre’ye gidiyor, Allah’a dua ediyor. Herhalde Umre’de “Allah’ım bize daha fazla yolsuzluk fırsatı ver” diye dua ediyordur. Çikolata seven Bakanları vardı, çikolata kutusu içinde, elbise takımları içinde yeşil dolarlar rüşvet olarak geliyordu. Bu Bakan öyle bir Bakandı ki, “Her Cuma bir ayet sallarım, bu Bakara iyi makaradır” diyebiliyordu. Dinimizin ayetleri ile dalga geçiyordu. Sonrada Müslüman’ım diyebiliyordu. Bu günde Cumhurbaşkanın uçağından hiç inmiyor.
Hırsız hırsızlığı yapıyor ama hırsızlığı savunanlara ne demeli? Dini inancı olan insan, hırsızlığı savunabilir mi? Hırsızlık en büyük günahtır, kul hakkıdır. Buna rağmen bu toplumun büyük bir bölümü hala hırsızlığı meşru görüyor ve hırsızlık yapanlara oy veriyor. Günahlarına ortak oluyor. Yolsuzluk yapan bu Bakanlar mahkemeye gidip “bana yolsuzluk yaptı diyorlar hâkim bey, beni yargılayın da hırsız olmadığımı ispatlayayım” diyebiliyor mu? Mecliste kendilerini aklaştırıp (AKP MV. Oylarıyla) mahkemeden kaçıyorlar.
Büyük Türkçe Sözlükten hırsızlığın ve yolsuzluğun ne olduklarına baktım.
Hırsızlık: “Başkasına ait olan bir şeyi çalmak hali, bir şeyi çalmak suretiyle işlenen” diyor.
Yolsuzluk: “Yetkisini görevini kötüye kullanmak suiistimal hırsızlık” diyor.
Yeni Şafak yazarı ki AKP’lilerin din bilgini diye sevip saydıkları Hayrettin Karaman Hoca fetvasında “yolsuzluk hırsızlık değildir” diyor. Bu fetvanın anlamı “Devletin, milletin malını, parasını yolsuzluk yaparak yok etmek cebe atmak hırsızlık sayılmaz” Sevsinler sizin gibi din bilginlerini.
Sosyal medyada bir yazı okudum. Büyük din âlimi Cumhurbaşkanın kızı Sümeyye Erdoğan “yolsuzluk soruşturması dine ihanettir” diyor. Yani dinimize ihanet etmek istemiyorsanız yolsuzlukları soruşturmayacaksınız diyebiliyor. Vay ne din âlimleri varmışta haberimiz yokmuş. Görüyorsunuz dinimize kimler ihanet ediyor.
Peygamberimiz devlet malını çalanın cenaze namazını kılmamış kıldırmamıştır. Devlet malının çalınmasını en büyük günah olarak ifade etmiştir. AKP’ye oy verenler AKP’ye oy vererek sizlerde hırsızlığa yolsuzluğa ortak olursunuz.
AKP iktidarı camilerde suçlarını yolsuzluklarını örtbas etmek için hutbe verdirdi. “Yolsuzluk hırsızlık değildir” dedi. Camileri de yolsuzluklarına alet ediyorlar. Nasıl olsa Diyanet emirlerinde.
Bursa vekili “Başbakana dokunmak bile ibadettir” diyor. Muğla İmam Hatip Lisesi Müdürü “Yeryüzüne halife olarak gönderildiğinin bilinci ile hareket eden insan” diye Başbakan Erdoğan’ı peygamberimizle eşdeğer tutuyor. Bu bir sapıklıktır.
AKP Düzce vekilli Fevzi Aslan’da zamanın Başbakanı Erdoğan’ı “Bugün Türkiye’de Allahü Teâlâlın bütün vasıflarını üzerine toplamış bir liderdir” diyor. Bu da Erdoğan’ı Allah’la eş değer tutuyor. Allah seni bildiği gibi yapsın.
AKP din simsarlığı yapmakta çok mahir. İnsanları din üzerinden çok iyi kandırıyorlar. Allah tektir. Peygamberimiz son peygamberdir. AKP dinimizi utanmadan yozlaştırmaktadır.