1 Kasım 2015 seçimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan istediği için yapılıyor. AKP iktidar şehvetine o kadar çok esir olmuştu ki, 7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmedi. Tek başlarına iktidara gelemediler. Bundan sonra gelemezlerde. Her seçimde de oyları düşecek ama iktidar ihtirası bu, ‘göle maya çalalım belki yoğurt yaparız’ diye Erdoğan’ın talimatı ile her türlü koalisyonun önü kapatılarak, 1 Kasım’da ülkeyi erken seçime sürüklediler.
Bir daha tek başlarına iktidar olamazlar, nedenlerinin bazılarını sıralayalım. O kadar çok neden var ki;
1-Dünyanın en kırılgan ekonomisine ülkeyi sürüklediler. İktidara geldiklerinde 129 milyar dolarla borçla aldıkları Türkiye’nin 13 yılda borcu 405 milyar dolara çıktı. 100 milyar dolar özelleştirmeden geldi, 50 milyar dolarda kara para geldi. Ortada görünen sadece yol var.
2-Anayasayı çiğnediler. ‘Anayasa kararlarına uymayız’ dediler, böylece diktatörlüklerini ilan ettiler.
3-Siyasetin bütün olmazsa olmazlarını darmadağın ettiler.
4-Vatandaşın verdiği oyu yok saydılar, meclisi fiilen feshettiler.
5-Demokrasinin kanunlarını da, geleneklerini de, teamüllerini de ayaklar altına aldılar. ‘İleri demokrasi’ dediler, demokrasiyi bitirdiler.
6-Halkı birbirine düşürdüler. Bir bölümüne ‘bizdensin’ dediler, diğerlerini dışladılar. Halk birbirine selam vermez oldu.
7-Rejimin fiilen değiştiğini Cumhurbaşkanı ilan etti. Anayasanın da buna göre değiştirilmesini istedi.
8-Yasaları kendilerine göre yorumlattılar. Hukuk kurumlarını hakimiyeti altına aldılar, ülkede hukuk kalmadı.
9-Milliyetçiliği ayaklar altına aldılar. Resmi kurumlardan T.C. yazılarını kaldırdılar. Cumhuriyetle kavga etmeye başladılar, andımızı da kaldırdılar. Milli bayramlarımızın içini boşalttılar.
10-Ülkemizi kurtaranlara ‘iki ayyaş’ diye hakaret ettiler. Atatürk heykellerine çelenk konulmasını yasakladılar.
11-Kurucu iradenin toplumu birleştirmek için ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesini, ırkçılık olarak topluma açıklamaya kalktılar ve bu ifadeleri her yerden kaldırttılar. Şimdide takkiye yaparak milliyetçiliğe soyundular. Aslında milliyetçilik umurlarında değil de, milliyetçi oyları çalma peşindeler.
12-‘Muhafazakar demokratız’ dediler, sonra ‘bizim bir davamız var’ dediler. Dindar ve kindar gençlik yetiştirmeye başladılar. Onların bazılarını milletvekili yaptılar, kendilerini övmeyen gazeteleri bastırttılar, kapısını, camını kırdırttılar.
13-İktidara gelince tarikatlarla (F.Gülen vs.) ülkeyi yönettiler. F. Gülen’e, ‘Gel arık bitsin bu hasret’ dediler, sonra 17-25 Aralık’ta yaptıkları yolsuzlukları, cemaat sokaklara saçınca ‘paralel yapı’ deyip F. Gülen’i düşman ilan ettiler.
14-Bakanları, sahtekar işadamlarının önünde yatmaya başladı. O işadamı, çikolatayı yiyor kutusu ile bakanlara para dağıtıyor sonrada ‘memurun bahşişini peşin vereceksin’ diyor.
15-‘Generalleri bile hapse atıyoruz, bağırsakları temizliyoruz’ dediler, davaların savcıları oldular. Sonrada ‘bizi aldattılar’ dediler. Siz çocuk musunuz? Çocuklar ülkeyi yönetemez.
16-Çözüm, çözüm dediler, ülkeyi bölünmenin eşiğine getirdiler. ‘Baldıran zehri içtik bu yoldan dönmek yok’ dediler, şehitler gelmeye başlayınca ‘çözüm süreci artık buzdolabında’ dediler. Beceriksizlikleri ile ülkeyi kan gölüne çevirdiler.
17-Önce ‘analar ağlamasın, ağlamayacak’ dediler, sonrada ‘ne mutlu o şehit analarına’ demeye başladılar. Emine Erdoğan da, ‘şehitlerimiz bu vatanın ucuz olmadığını gösteriyor’ dedi. Biz oğluna çürük raporu alarak askere göndermiyor, diğer oğlunu da ‘bedelli’ askerlikten yararlandırarak askerlik yaptırmıyor. Garibanın şehit oğlu üzerinden de edebiyat parçalıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 8 Ocak 2010’da, erken seçime gitmenin ‘geri kalmışlığın alameti’ olduğunu savunuyor. ‘Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Siz doyacaksınız diye her yıl seçime gidemeyiz’ diyor. Şimdide ülkeyi 5 ayda seçime sürüklüyor. Heveslenmeyin, bu seçmen size bu seçimde de gereken dersi verecektir.