Eski Birleşmiş Milletler Kalkınma Raporu Müdürü Bartu Soral, AKP hükümetlerinin 13 yılda uyguladığı ekonomik paketler sonunda Türkiye ekonomisinin krize gireceğini iddia ediyor. “Tünelin sonu kriz” kitabında AKP iktidarının ekonomi için çizilen pembe tabloların tümüyle gerçek dışı olduğunu, rakamlarla, raporlarla ortaya koyarak yıllardır şişirilen balonu patlatıyor.
AKP iktidarı ekonomide, büyüme, ihrahcat, kalkınma, iktisadi zenginleşme alanında sloganlar üretti. Pembe tabloyu millete yutturmaya başladı. (Z.Ö. Aldığı oyla bunu başardı.) Gerçek böylemidir, rakamlarla bunu görelim.
Soral, “Türk ekonomisin son 10 yılda her alanda borçlanma, ithalat, dış ticaret açığı ve üretimsizlik olduğuna dikkat çekiyor. (Z.Ö. Ekonominin tıkandığı belli ki cumhurbaşkanı üzerine vazife olmadığı halde icraatçı bakanmış gibi bir ayda merkez bankasına 6 defa çatıyor. Ekonomi allak bullak, dolar 2.57 TL’ye fırlıyor.)
Soral, “Türk lirası aşırı değerli, reel sektörün döviz açığı çok yüksek, dış finansman ihtiyacımız çok yükseldi. Rezervler yetersiz, üretmiyoruz ithal ediyoruz” diyor.
2002’den 2013’e kadar hane halkı borcu %560 arttı. 2002 sonunda 129 milyar dolar olan dış borç stoku, 2014 yılsonunda 402 milyar dolara ulaştı. Türkiye 80 yılda yaptığı dış borç stokunu iki misline AKP tarafından 11 yılda yapıldı.
1992-2002 yılları arasında Türkiye’nin dış ticaret açığı toplam 169 milyar dolardı. AKP’nin iktidar olduğu 2003-2014 arasında ise dış ticaret açığı 687 milyar dolara yükseldi. AKP döneminde dış ticaret açığı %400’ün üzerinde arttı.
2003’de 22 milyar dolar olan dış ticaret açığı 2012’de 106 milyar dolarla rekor kırdı. Dış ticaret açığındaki bu artışa paralel olarak Türkiye’nin cari açığı da büyüdü. 1992-2003 arasındaki toplam cari açık 18 milyar dolardı. 2003-2013 arasında 399 milyar dolara yükseldi. AKP döneminde cari açık %2000 arttı.
Ekonomideki gerçekleri rakamlarla, raporlarla ortaya koyan Bartu Soral, gelişmekte olan ülkelerle Türkiye’nin risklerini karşılaştırıyor. Halkın kandırıldığını şöyle açıklıyor.
AKP büyüme rakamlarında halkı kandırmaktadır. 10 yılda 3 kat büyüdük (Z.Ö. Kimler 3 kat büyüdü, bana göre fakirleşti.) içinde enflasyonda barındıran aldatmacalı bir hesaptır. 2003-20013 arası büyüme oranı toplam 0.60’tır.
Dolar olarak ve düşük kur ile verilen 10 bin dolar kişi başı gelir yanıltıcılarıdır. (Z.Ö. Hangi ailede kişi başı gelir 25.000 TL oldu) Dolar kuru reel değerinin %7.5 civarında. Kur reel değerden işlem görse, kişi başı gelir 5 bin dolar civarındadır. Kaldı ki kişi başına gelir bir ortalamadır. Son yıllarda ortalama %2.25 büyüyen gelirin paylaşımında Türkiye OECD ülkeleri arasında yüz kızartıcı bir yere sahiptir. Nüfusun en zengin %20’lik kesiminin geliri %46’sına alırken en yoksul %20’lik kesim gelirin %6.1’lik kesimin almakta, yoksulluk, açlık sınırının altında yaşamaktadır.
ABD merkez bankası (FED), IMF ve Dünya Bankası’nın raporlarında yeni küresel krizde en riskli ülkenin Türkiye olduğu vurgulanıyor. Soral, “Yaklaşan ekonomik kriz riskine karşı hiçbir önlem alınmadığını” belirtiyor. “Türkiye yeniden kalkınma için kendi öz kalkınma stratejilerini geliştirmeli, üretmeyi çağdaşlaşmayı, eğitim, bilim, ekonomi ve sosyal hayatına egemen kılmalıdır” diyor.
Ekonomist İlhan Kesici de, “Türkiye’nin 1946-2002 yılları arasında ortalama %5.1 büyüdüğünü, (Z.Ö. Savaş ve ihtida yılları içinde) 2003-2014 yılları arasında ise %4.7 büyüdüğünü” belirtiyor. 2007-2014 arasında ise büyümenin %3.2 olduğunu ve bunun çok kötü, ekonominin gittikçe kötüleşen bir trend seyrettiğini söylüyor. Büyümenin 2012’de %2.1 olduğunu, 2015’de ise %2’ninde altında kalacağını ifade ediyor.
Türkiye’nin en zenginlerinden olan sanayici Ali Koç’ta, “2 çocuğumun geleceğinden endişeliyim” diyor. (Z.Ö. Siz de endişe ederseniz vay bu Türkiye’nin ve milletin haline) AKP’nin Türkiye’yi getirdiği ekonomik tablo budur. AKP’ye oy verenler 7 Haziran’da çok iyi düşünmek zorundadır.