Danıştay 2. Dairesinin verdiği red kararı oyununu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bozdu. 13.03.2002 tarihinde son noktayı koydu. Erdoğan’ın suçlarını TCK.313 maddeye soktu. “Nitelikli zimmet, devlet alım satımlarında çıkar sağlamak, rüşvet almak, görevi kötüye kullanmak, ihalelerde artırma ve eksiltmeye hile karıştırmak, cürüm işlemek için teşekkül meydana getirmek ve bu teşekkülü yönetmek”
Maliyenin 8 hesap uzmanının hazırladığı 10.08.2001 tarih ve 1104/342 İstanbul raporunda, İGDAŞ’ın 22.5 trilyon liralık dolandırıcılık ve yolsuzluk yapıldığı açığa çıkarıldı. İSKİ’de de 21 cent’e yapılabilecek iş ihale ile 1 dolar 55 cent’e verilmişti. İstanbulluların cebinden LONCA A.Ş. için fazladan 22.5 trilyon çıkıyordu.
Hesap uzmanları kurulunun raporuna göre sorumlular arasında İGDAŞ bürokratları, LONCA A.Ş. sahipleri ve çalışanlar olduğu gibi, Abdurrahman Dilipak, Ali Bulaç gibi sürpriz isimlerde vardı. Lonca A.Ş. ortağı Tufan Mengü’de bir dönem mazlumların haklarını savunan MAZLUM DER’in Başkanıydı. (Z.Ö.: Sizler bu isimleri tanıyorsunuz. Maşallah dini bütün insanlar. Sık sık Tv’ye çıkarlar. Mazlumların hakkını savunan malumlar.)
2002/20819 sayılı 30 Mayıs 2002 tarihinde iddianame hazırlandı. İGDAŞ 560 milyon dolarlık cirosu ile ‘birilerinin kasası’ olmuştu. Örneğin “İstanbullular bizi tanımıyor kendimizi tanıtalım” diye İroni Ajansa İGDAŞ 1.5 trilyon lira vermişti. Kanal 7 kanalıyla 138 milyarlık reklam anlaşması yapılmıştı. (Z.Ö.: Kanal 7 bilirsiniz. Almanya mahkemeleri asrın soygunu dediği ve ceza verdiği esas suçluların Türkiye’de olduğunu belirttiği, Almanya’da mütedeyyin Müslümanları kandırarak paralarını aldığını, toplanan paralarla birilerin zengin edildiği, bir miktarı ile Kanal 7’nin kurulduğu, şimdi ise mahkemesi sümen altı edildiği ‘damdakilerin miyav miyav’ dediği meşhur DENİZ FENERİ davası.)
İGDAŞ soruşturması uzun sürdü. Dava AKP kurulduktan sonra açıldı. Sanıklar milletvekili olup ‘dokunulmazlık’ kazandıkları için duruşmalar askıya alındı.
KİPTAŞ’da bir BİT kuruluşu (İst.Büyükşehir Bld.Şirketi) Belediyeden aldığı döviz cinsinden borçlarla ilgili 3 trilyon 634 milyar liralık kur farkını deftere gider olarak kaydediyor. Sonunda 1.6 trilyon TL vergi, 3 trilyon TL ceza ve 5 trilyon gecikme faizi olmak üzere toplam 9 trilyon TL ödemek zorunda kalıyor. KİPTAŞ belediyeden aldığı çok sayıda arsadan bir kısmını Belediye Başkanlarına, Özel Kalem müdürlerine ve parti yöneticilerine sattığı belirlendi. (Z.Ö.: Dünde aynı soygun bu günde aynı soygun. Siyaset yolsuzluk yerimidir? Yoksa halka hizmet için mi yapılır?)
Bütün bu yolsuzluklardan somut sonuç alınamıyor. Neden? Refahyol’un iktidar olması ve Sayıştayın başında Vecdi Gönül’ün bulunması. (Z.Ö.: Vecdi Gönül’ü tanıyorsunuz. AKP hükümetlerinde bakanlık yapmıştı. Mükafat olarak hizmetlerinin karşılığını aldı.) Nedeniyle Erdoğan adeta kollanıyor. Yargıya intikal eden yolsuzluk dosyalarıysa yasaların yetersizliği ve yargının ağır çalışması sebebiyle bir türlü sonuçlanmıyor. Bazıları vekil oluyor, dokunulmazlık zırhına bürünüyor.
Medyanın yolsuzluk nedeniyle yönettiği sorulara ya ‘iftira’ ya ‘komplo’ yada ‘ispat edemeyen şerefsizdir’ gibi beylik cevaplar veriliyor. (Z.Ö.: Dünde aynı cevaplar bugünde aynı cevaplar. Bugün ilave olarak ‘paralel yapı’ sözcükleri de girdi. Kendilerini kurtarmak için sanal düşman yaratıldı.)