Sun Tzu; “Kendini tanıyorsan, düşmanını da iyi tanıyorsan zafer senindir” demiş. Avrupa’da sizin kararlılığınıza bakar, eğer sen “Ölmek var, dönmek yok” dersen, size yanaşır. Sen hükümet olarak adam olmazsan tepene binerler, işte bindiler. Terör örgütleriyle sailah bırakmadan masaya oturan devlet yok ama ABD’nin emirleriyle Türkiye oturtuldu. PKK lideri Öcalan, hükümete direktif veriyor. Görüşme şartlarını belirliyor, sende ona uymak zorunda bırakılıyorsun.
Terör örgütü eş zamanlı olarak Türkiye ve İran’da teröre başladı. İran’da şimdi terör var mı? Ülkesindeki teröristleri yakaladı, idam etti. Sınırları yakınındaki terör kamplarını bombaladı, yerle bir etti. Terörist değil fare bile bırakmadı. Amerika ses çıkarabildi mi? Ya Barzani, ya Öcalan, ya Karayılan sus pus. İran’dan mesaj açık ve net oldu. “PKK’yı benim başıma bela edersen hepsini bitiririm” dedi ve bitirdi.
ABD, PKK kozunu ülkemize istediği her şeyi yaptırıncaya kadar oynuyor. Biz ne yapıyoruz? Oy peşinde koşan hükümet İmralı’yı küstürmemek için masaya oturuyor. İstiklal Savaşı sonrası yaratılan ulus devlet kimliği ile Türk kimliği, AKP hükümetlerince unutturulmaya çalışılıyor. Yine bu hükümet sahipleri, “Türk olmaktan gocunmayanlar kendilerine Türk diyebilirler” diyorlar. “Türkiyelilik” gibi bir kavram gündeme getirerek, Türk varlığını, asil Türk kimliğini yıpratmaya çalışıyorlar.
Hükümet, ABD’nin direktifleri ile poker masasına oturtuldu. Masada para yok kartlar var. Hesaplaşıyorlar. Bir uçta Öcalan, diğer uçta Erdoğan. İki de yedek güç verildi yanlarına. Biri HDP, diğeri Kandil’den Karayılan. Ülkeyi nasıl parçalarızın peşindeler. Masanın kenarında dolaşan 2-3 belge ve MİT müsteşarı var. 76 milyonun gelişmelerden haberi yok. Öcalan, restleşme kartlarını bir bir ortaya sürüyor. Hükümet ne yapacağına karar veremiyor. Hükümet şuanda 2015 Haziran seçimlerini kurtarmak ve iktidarda kalma telaşı içinde. Ülke parçalanacakmış onlar için önemli değil.
Halkın sesi durumundaki Sivil Toplum Örgütleri ne hikmetse sessizliğini korumakta. Büyük sermaye sahipleri, ülke sorunlarını görmezlikten gelmektedir. Halk adına konuşacak sendikalar, odalar (bir ikisi hariç), borsalar, iş adamı dernekleri, vakıflardan ses çıkmıyor. Erdoğan’dan mı korkuyorsunuz? Vatan hainliği ile suçlayacağından mı korkuyorsunuz? Bu gemide hepimiz varız, bu gemi batarsa hep beraber batarız. Niye korkuyorsunuz? Bu vatana yazık değil mi? Ne zaman tatlı uykudan uyanacaksınız. Vatan hainlerinden çok vatan severler cesur olmalıdır.
Hesaplaşmaya poker masasına oturduğunuz ve AKP hükümetlerine talimatlar yağdıran Öcalan, Ankara DGM kayıtlarına göre 2010 yılı itibariyle; 6036 saldırı, 3071 bombalama, 388 gasp, 1046 adam kaçırma ve bu olaylarda, 4412 vatandaş, 3874 asker, 241 polis, 1225 köy korucusunun şehit edilmesine, ayrıca 5620 vatandaş, 8118 asker, 909 polis, 1655 köy korucusunun yaralanması var. Yıl 2014 şehitler ve yaralılar çok daha fazla. Biz İstiklal Savaşında bile bu kadar şehit vermedik. Bazı utanmazlar hala Öcalan’ın serbest bırakılmasını istiyor ve şart koşuyor.
Rahmetli Uğur Mumcu diyor ki; “PKK eylemleri 15 Ağustos 1984 günü başladı. Kürt’ü Türk’e, Türk’ü Kürt’e, Alevi’yi Sünni’ye, Sünni’yi Alevi’ye düşman eden emperyalizm ve emperyalizmin Ortadoğu’daki çıkarlarıdır. Dün öyleydi bugünde öyle” Yalan mı söylüyor, bunlar gerçek değil mi? Ben Kürt’ü canım gibi severdim, bugün şüphe ile bakıyorum.
M. Kemal Atatürk ne diyor yıllar önce; “Türk’ün varlığına göz koyan, Türk’ü sömürmek isteyen her devlet Türk’ün düşmanıdır. Maalesef Türk’ün ananevi dostu yoktur. Menfaatler ortak olunca, Avrupalılar buna hemen ananevi dostluk ismini veriyorlar” ABD dün PKK’ya Kuzey Irak’ta uçakları ile gıda, silah ve mühimmat yardımı yapmadı mı? Şimdi bize otur masaya anlaş diyor.
Bizim en büyük düşmanımız Amerika’dır.