”
Nededir bilinmez ama Karacabey’de çoğu işletme müşterisini ‘kek’ olarak görüyor. (işini layıkıyla yapanlar hariç) Sonrada vuruyor kilidi kapısına. Neden mi? çünkü ‘kek’ bir kere ‘kek’lenir. İkinciye o müşteriyi zor bulursunuz.
Bazıları ise çok yüksekten uçuyorlar. Karacabey’de olduklarını unutup kendilerini Bursa’da zannediyorlar. Açıyorlar sıradan bir ‘bar’aka gibi yer sonrada bekliyorlar ‘kek’ler gelsin.
Dışına yapıyorlar giydirme görende bir şey zannediyor. İçeri giriyorsun biri üzerine atlıyor, buyurun şöyle oturun. Sanki adam oturacağı yeri bilmeyecek. Bırak bir nefes alsın, hemen ne içersiniz. Bu ne ya, bilmiyorsanız bu işi öğrenin.
Bunlar birde ‘bar’akaya bazen damlı alıyorlar bazen damsız. Ama yukarısı ful damsız! Sorsan damsız girilmiyor ama samimiysen haydi içeri. E tabi hesapta ona göre. Samimiysen 5 lira değilsen 10 lira. Yani kime ne denk gelirse itele gitsin.
E kahvehaneciden ‘bar’aka işletmecisi olursa böyle olur tabi. Herkes işini yapacak kardeşim, ya bu işi öğreneceksin yada kahvehaneciysen onu yapacaksın, marketçiysen onu! Öyle kafana göre, adamına göre kimseye iteleyemezsin. Neyse herkese aynı tarife.
Aman dikkat edin, tanıdık, bildik deyip her yere gitmeyin, önce samimi olun ondan sonra gidin. Yoksa ‘bar’akada ‘kek’leyiverirler…
“