“
Karnın sağ üst tarafında, sırta ve omuza vuran safra
kesesi ağrısının kalp krizi belirtileriyle karıştırılabildiğini belirten
Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, bu ağrının
özellikle ağır yağlı yemeklerin ardından çok daha şiddetli yaşanması durumunda
safra kesesi taşlarından şüphelenilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Safra kesesi denildiğinde ilk olarak akla gelen safra
kesesi taşları hakkında bilgi veren Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı
Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, hastalığın belirtileri, tanı ve tedavi yolları ile
ilgili merak edilenleri anlatıyor.
Safranın içinde askı halinde bulunan maddelerin
oranlarında bir bozulma olduğunda çökme ortaya çıktığını belirten Genel Cerrahi
Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, en sık kolesterol çökmeleri görüldüğünü ancak
nadiren kan yıkımının olduğu bazı kan hastalıklarında, bilirubin taşlarının da
oluşabildiğini ifade ediyor.
Kristaller halinde oluşan çökeltilerin zamanla birleşerek
küçük parçacıklar haline gelince de “safra çamuru” olarak tanımlanan birikim
oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, bazen de 3-5 cm’ye kadar büyümüş
taşlar görülebildiğini söylüyor. Doç. Dr. Tansuğ, çok küçük parçacıklar safra
ile birlikte onikiparmak bağırsağına geçebilirken, safra kesesinde veya kanalda
kalan ve giderek büyüyen taşların kanalı tıkayabildiğini vurguluyor.
Safra taşlarına 40 yaşından sonra daha sık rastlandığını
belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, doğurganlığa ve östrojen hormonuna bağlı
olarak, kadınlarda daha fazla görüldüğünü ifade ediyor.
Belirtiler
Safra kesesi taşında, karnın sağ üst tarafında, sırta ve
omuza vuran bir ağrı olduğunu bu ağrının kalp krizi belirtileriyle
karıştırılabildiğini belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, bu ağrının özellikle ağır
yağlı yemeklerin ardından çok daha şiddetli yaşandığını, çünkü yağlı yemeklerin
sindirimi için safranın içindeki maddelere daha fazla gereksinim duyulduğunu
belirtiyor.
Bazen küçük taşların keseden düşerken “safra yolları
koliği” ortaya çıktığını ve sancı yaptığını belirten Doç. Dr. Tansuğ, “hastada
üşüme, titreme ve ateş varsa, bu durum safra kanallarında iltihap (kolanjit)
olduğuna işaret eder, akut pankreatitte ise belirtiler daha şiddetli görülüyor”
diyor.
Tanı ve tedaviler
Safra kesesi hastalıklarına tanı koymada, en sık
ultrasonografiden yararlanıldığını belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ,
ultrasonografi incelemesi sırasında sabah açlığının gerektiğinin altını
çiziyor.
Cerrahi tedavide safra kesesi taşlarının alınıp kesenin
yerinde bırakılması gibi bir yöntem bulunmadığını, taşlarla birlikte organın
tamamının alınması gerektiğini ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tansuğ,
hiçbir belirti vermeyen, tesadüfen saptanan taşlarda ise izlem yolunun tercih
edilebildiğini belirtiyor. Doç. Dr. Tansuğ, uygulanan cerrahi yöntemleri ise
şöyle açıklıyor:
“Safra kesesinin alınması gereken durumlarda laparoskopik
kolesistektomi uygulanıyor; safra kesesi karın duvarında yapılan 3 veya 4 küçük
kesiden yapılan kapalı ameliyatla alınıyor. Laparoskopik kolesistektomi karına
yalnızca göbek deliğinden girilerek tek kesiden de yapılabiliyor.
Tek kesi sayesinde hastanın karın solunumu sırasında çok
daha az ağrı oluyor, iyileşme hızlanıyor ve iz kalmıyor. Laparoskopik
kolesistektomiden sonra hasta aynı gün ayağa kalkabiliyor ve bir gün sonra
taburcu edilebiliyor.”
“