“
Ben bir cumhuriyet kadınıyım. Toplumda bulunduğum yerimi ve konumumu Cumhuriyete ve Atatürk Devrimlerine borçlu olduğumu çok iyi biliyorum.
19 Mayıs, ülkemizi işgal etmek isteyen batı emperyalizmine karşı, bağımsızlık ateşinin yakıldığı bir gündür. Kurtuluş Savaşı, bağımsız yaşamak isteyen bir ulusun var olma kavgasıdır. Tutsak olmaktansa yok olmayı yeğleyen bir ulusun onur savaşıdır. Kurtuluş Savaşı, ‘’Bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen büyük Atatürk’ün önderliğinde batılı işgalcilere karşı, ‘bir halk imecesidir’. Tarihçi Sebahattin Selek’in ifadesiyle, bir ‘’Anadolu ihtilalidir’’.
Kurtuluş Savaşı, ‘’Böylesine onuruna düşkün bir ulus tutsak olmaktansa yok olsun’’ diyenlerin ulusal bağımsızlık savaşı ve zaferidir.
Beni var eden değerleri anmak, saygılarımı sunmak, böylesine anlamlı bir günü yaşamak için 19 Mayıs 2012 günü, bayram törenine katılmak için Cumhuriyet Alanı’na gidiyorum. Tören alanında belediye başkanından başka hiçbir üst yönetici yok. Öğreniyorum ki, 19 Mayıs törenlerinde Atatürk anıtı yada büstlerine çelenk koyma merasiminde devletin temsil düzeyi ilçelerde Kaymakamdan, İlçe Gençlik ve Spor Müdürü düzeyine indirilmiştir.
Bayramları kutlama şekillerinin, zamanın koşulları ışığında değiştirilmesi görüşünü anlayabilirim. Ama Atatürk heykellerine çelenk koymak isteyen yurttaşlara, sivil toplum kuruluşlarına, siyasi parti temsilcilerine yapılan engellemeleri anlayamıyorum. Ülke aydınlarının da belirttiği gibi, Atatürk heykellerine çelenk koymak illegal bir eyleme dönüşmek üzeredir.
Öğreniyorum ki, ulusal bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk koymak, önceden izne bağlanıyor ve yasaklanıyor.
Ben bilmiyorum, bilenlere soruyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ve çağdaşlığını simgeleyen cumhuriyetin kurucusuna bağlılığı yok etmek isteyen bir yasak mı?
Yurttaşların ortak değerlerini vurgulayan simgelerden birini zayıflatma, yok etme çabası mı?
Bir toplum, bir devlet, kendisini var eden olayları, liderleri, ortak değerleri yok farz ederek nereye gidebilir?
Bir toplumu kıvançta ve tasada birleştiren ortak değerler ne kadar çok azalırsa, o toplum için tehlike çanları o kadar erken çalar.
“