TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, açıklanan İnsan Hakları Eylem Planını değerlendiren CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, “Yapılacağı söylenen her şey Anayasamızda, kanunlarımızda ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde var. Önce Anayasaya uyun. Plan açıklama ile bu iş olsaydı, sayısını unuttuğumuz ‘Ekonomi Reform Paketleri’ne rağmen ülke ekonomisi batmazdı” dedi.
Sarıbal, İnsan Hakları Eylem Planının 11 madde 9 amaç 50 hedef ve 393 faaliyeti kapsadığını hatırlatarak, “Önemli olan plan açıklamak değil, uygulama. Ama açıklanan plana baktığımızda yeni bir hükümetin iş başına geldiğini sanıyorsunuz. İnsan Hakları Eylem Planı metnini açıklayan kişinin söylemlerine bakıyorsunuz açıklanan plana bakıyorsunuz ‘Acaba bizimle alay mı ediyor’ diye sormadan edemiyorsunuz” diye konuştu.
TWİT ATTI DİYE BİNLERCE İNSAN DAVA EDİLDİ
Sarıbal şunları söyledi: “Plan ile her tür ayrımcılığın kaldırılmasından tutun da işkencenin, kötü muamelenin önlenmesine, yargının hızlandırılmasından tutun da ifade özgürlüğü önündeki sınırların kaldırılmasına, masumiyet karinesine özen gösterilmesine kadar ne ararsanız var. ‘Hiç kimse, başkalarının kişilik haklarına saygı göstermek suretiyle yaptığı eleştirileri veya düşünce açıklamaları nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz’ deniliyor örneğin. Ve bu metni açıklayan kişinin 19 yıldır yönettiği ülkede binlerce insan ‘twit attı’ diye dava edildi, yargılandı, tutuklandı.
Örneğin 2014 yılından 2019 yılı sonuna kadar olan dönemde, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 63 bin 41 kişiye dava açıldı. Aynı kişi bulduğu her mikrofonda, haklarında yargı kararı olmayan insanları, ‘terörist’ diye yaftaladı. Gazeteciler, yazarlar, aydınlar, hak savunucuları ve avukatlar, düşüncelerinden dolayı hapisteler. Hapishanelerde kötü muamele, işkence olaylarının önü kesilmediği gibi, bu olayları dile getirenler İçişleri Bakanı dahil AKP’li bazı yetkililer tarafından adeta linç edildi. Ülkenin başkenti Ankara’da bile insanlar sokaktan kaçırılarak işkence gördü. Bugüne kadar bu konuda hiçbir adım atılmadı, atılmıyor.
21 Nisan 2019 tarihinde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde linç girişiminde bulunuldu. Aradan iki yıl geçtikten sonra bir dava açılabildi. Tutuklu tek bir kişi yok. Benzer sayısız örnek var. Ama AKP Genel Başkanı planı açıklarken ‘geç gelen adalet adalet değil’ diyerek ‘vatandaşlın taleplerini ve sıkıntılarını daha hızlı, daha etkin, daha şeffaf bir şekilde’ çözeceklerini söylüyor”
ANAYASAYA RAĞMEN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ÇİĞNENİYOR
Anayasanın 26. maddesinin birinci fıkrası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinin düşünce ve ifade özgürlüğünü, Anayasanın 34. maddesinin birinci fıkrasının ise toplantı ve gösteri hakkını güvence altına aldığını vurgulayan Orhan Sarıbal, buna rağmen insan hakları alanında en fazla ihlalin yaşadığı ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini söyledi.
Sarıbal, “Bu yılın başında açıklanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2020 raporuna göre, Türkiye, Rusya’dan sonra en fazla mahkûmiyet alan ülke oldu. Aynı rapora göre ifade ve düşünce özgürlüğünün en fazla ihlal edildiği Avrupa ülkesi ise Türkiye oldu. Türkiye 2019 yılında da bu konuda birinciydi. Daha yeni açıklanan ABD merkezli Özgürlük Evi’nin (Freedom House) 2020 yılı raporunda Türkiye yine ‘özgür olmayan ülkeler’ arasında yer aldı. 210 ülke ya da bölgenin değerlendirildiği sıralamada Türkiye 151’inci olabildi. Uganda Kenya, tarım yapmak için 10 milyon dönüm arazi kiraladığımız Nijer bile Türkiye’yi geçti. Türkiye, Mali’den sonra 10 yılda en çok gerileme yaşayan ikinci ülke oldu” dedi.
“Bugün ülkemizde Anayasamızın hak olarak tanıdığı toplantı ve gösteri hakkı en sert şekilde polis şiddetiyle bastırılıyor. Mahkemeler gibi Valiler de Anayasayı dinlemiyor, iktidarın hoşuna gitmeyen hiçbir eyleme, gösteriye izin verilmiyor” diyen Orhan Sarıbal, “Özetle; Anayasa Mahkemesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları başta olmak üzere hiçbir kanuna, kurala oymayanlar şimdi çıkmış İnsan Hakları Eylem Planı açıklıyorlar” eleştirisinde bulundu.
YEM MALİYETLERİ ÇİFTÇİYİ ZORLUYOR
CHP’li Orhan Sarıbal, basın toplantısında, TBMM’ye yeni getirilen bir torba yasa ile küpe takmadan hayvanlarını kesime gönderenlere ilişkin yeni bir ceza düzenlemesi getirildiğini de aktardı. Çiftçilerin artan yem maliyetlerine katlanamadığı için henüz yavru olan hayvanlarını satmak zorunda kaldığını kaydeden Sarıbal, “Elbette kaçak hayvan kesimine ilişkin düzenlemelerin yapılması doğru bir yaklaşım. Ancak şu soru da önemli. Bu insanlar neden bu yola giriyor? Çünkü üreticiler 3-4 aylık yem maliyetlerini karşılamadıkları için hayvanlarını daha yavru iken satmaya çalışıyor. Bunun önüne geçilmesi için üreticinin maliyetlerinin düşürülmesi ve verilen desteklerin arttırılması gerekiyor. Kuzu, buzağı, dana desteklerinin arttırılması gerekiyor. Çiftçi maliyetlerinin düşürülmesi Aksi takdirde günü kurtarmaya dönük düzenlemelerle bu sorunun önüne geçilemez” dedi.