Cumhurbaşkanı, Pakistan dönüşü uçakta açıklama yapıyor; “Ben hayır dersem oyumun gideceği yer Kandil’dir” “Hayır dersem bu ülkede gideceğim yer istikrarsızlıktır” “Hayır dersem benim oyumun gideceği yer, güven ortamının kalkmasıdır” “Hayır demek eşittir çukur” “Hayır demek eşittir o çukurun altında açılan şehirler demektir” diyor.
Ben bu ifadeleri okuyunca, cumhurbaşkanı 15 yıllık icraatlarını anlatıyor sandım. Öyle anlaşılıyor ki, 15 yılda yanlış politikalarının özetinin bir bölümünü anlatıyor. İstikrar diyor ‘tulumbada su’ bırakmıyor. Türkiye’de güvenin kalmadığını bilmiyor. Çünkü o Saray’da yaşıyor. 1500 polisle geziyor.
HAYIR diyenleri teröristlikle suçluyor. Acaba ben HAYIR’cı olarak terörist miyim? Ben HAYIR diyorsam terörist mi oluyorum? Cumhurbaşkanının HAYIR diyenleri teröristlikle suçlamaya hakkı var mıdır? Bir insanın kimliği, kişiliği, rütbesi, makamı ne olursa olsun HAYIR diyene terörist, FETÖ’cü demeye hakkı yoktur. Madem biz teröristiz, FETÖ’cüyüz o zaman bize oy kullandırmasın. Teröristin, FETÖ’cünün fikri sorulur mu? Söyleyecek sözleri, savunacak fikirleri olmayanlar, HAYIR diyenleri karalama peşine düştü. Hem cumhurbaşkanı, hem başbakan.
Biz, cumhuriyet için, demokrasi için, vatanımız için, geleceğimiz için, çocuk ve torunlarımız için, tek adam rejimine, diktatörlüğe karşı olduğumuz için, adalet çökerse devlet çökeceği için HAYIR diyoruz. Neden terörist olalım. Biz özgürlük istiyoruz.
FETÖ’cüyü, askeriyeye, bürokrasiye, hukuka, okullara kim doldurdu? 11 yıl ülkeyi kim FETÖ ile beraber yönetti? Kim, ‘Ne istediler de vermedik’ dedi? Ülkeyi parsel, parsel FETÖ’ye verenler kimler? FETÖ, ordumuzu tarumar ederken, kahraman, vatansever subaylarımızı, Genelkurmay Başkanımızı, Ergenekon-Balyoz davalarında kumpas kurarak hapse attırırken, ‘Türkiye bağırsaklarını temizliyor’ diyenler kim? Bu davaların savcısı olan Erdoğan değil mi? Ben mi vatan hainiyim yoksa başkaları mı?
Kim teröristlerle işbirliği yaptı? 2000’de PKK terörü bitmişti. 2002’den sonra tekrar arttı. Ordu o tarihlerde Güneydoğu’daydı. AKP iktidarlarınca, terör bitti diye kışlalarına çekilmişti. Şehirlere hendekler kazılırken, içlerine bombalar konarken, şehirler silah deposu haline gelirken, çadır mahkemeleri kurulup hakim ve savcılara, teröriste, ‘Sen terörist değilsin’ dedirtenler kim? Diyarbakır’da Türk bayrağı olmadan PKK paçavraları ile Öcalan’ın talimatlarını okutanlar kim? Oslo’da %95 anlaşma sağlayanlar, sonrada inkar edenler, Dolmabahçe’de mutabakat imzalayanlar kim? Ben mi şimdi HAYIR diyorum diye terörist oluyorum?
Devlet Bahçeli, referandum için, “Demokrasinin Sakarya Savaşı” diyor. Şanlı tarihimizi, kirli emellerinize bulaştırmayınız. 2010 referandumunda siz HDP ile HAYIR demediniz mi? Aynı safta yer almadınız mı? Sizde o zaman terörist miydiniz?
Devlet Bahçeli’nin 9 Mayıs 2015 Manisa mitinginden; “R.T.Erdoğan salında Türk tipi değil, Tayyip tipi başkanlık hayalleri kurmaktadır. Bütün yetkilerin kendisinde toplandığı, yargının kendisine bağlandığı, yasama organı meclisin kendi kontrolüne sokulduğu, denge, denetim ve fren sistemi olmayan tek adam diktatörlüğü, tahtsız ve taçsız sultanlık peşinde koşmaktadır. Başkanlık, federasyon demektir. Bu da Türkiye’yi bölmeye, bölünmeye götürecektir. Demokrasinin idam fermanıdır”
Devlet Bahçeli, 5 Ocak 2016’da, partisinin grup toplantısında; “MHP, başkanlık sistemine tümden karşı olup, parlamenter sistemin revize edilerek güçlenmesinden yanadır” diyor.
Devlet Bahçeli, 26 Mayıs 2016 grup toplantısında; “Başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanlığının ileride aşırı bedellere mal olacağı da bilinmelidir” diyor.
Anlaşılıyor ki Bahçeli ve Erdoğan, bugün elele verdiler ülkemizi bölme peşindeler. Evet’çiler, ülkemizin bölünmesini istiyor musunuz?