“
Takip okurlarım sizlerle yine bir Cuma günü buluştum.
Beklenen baharı bir türlü getirmedik. Yazılarımda sık sık vurgu yaptığım bahar
memleketime henüz tam anlamıyla uğramadı. Ama Ağustos güneşi birilerinin üstüne
iyice geldi.
Nasıl mı? İşçi olarak
çalışanlar şimdi işveren oldu. Sanki hazine buldular. Buldular da bundan
devletin haberi yok mu? Kümeste tavuk yokken şimdi altın yumurtlayan kazlar
çoğaldı yeni olan villalarda. E siyaset bu yürü ya kulum.
Beyaz eşyacıysan en çok eşyası
sen satarsın. Muhasebeciyken aldığın dosya sayısı birden artar. İş adamıysan
girdiğin ihaleler önünde kırmızı halı olur. Kirada oturmak eski günlerde kaldı.
Çocuğunu dershaneye gönderemezken şimdi en kralından özel hocalar tutabilirsin.
Politikayla uğraşırsan sırttın yere gelmez çünkü. Bunların tavukları nedense
hiç boşluk vermeden hep altın yumurtlar. Hele birde iktidardaysan. Bizler tavuk
yumurtlayacak diye hala bekleye duralım. Bizim tavuk benden yumurta beklemekte.
Birde bürokratlar vardır. İktidardan
yana olanların hayatı hep güzeldir. Birde yandaş medya vardır. En çok pastayı
onlar yer her şeyden onlar anlar. Ağzınla kuş tutsan bile görmemezlikten
gelirler. Nede olsa maksat pasta yemek ve aynı zamanda pastacıyı dövmek
işlerine gelmez. Ne güzel iş.
Gariban vatandaşta kedinin
ciğere baktığı gibi dolanıp durur. Barış Manço’nun şarkısında olduğu gibi
‘acıkta bana ver’ der ama maalesef böyle olmaz…. Çünkü hep bana derler….
Götüreni kimse bilip yakalamaz. Dün sürüye kaval çalıp çoban olanlar bugün sürü
sahibi olanlardır ne yazık ki.
Takip okurlarım eskiler bilir
yazımın başlığını seslendiren bir grup vardı eskiden. Beyaz Kelebekler adıyla
bilinirdi. Birde bu rüya gerçek olsa diye devam ederdi şarkı sözleri. Ama ne
yazık ki bu rüya değil bizzat hayatın gerçeği. Allah daha çok versin daha ne
diyeyim!!
Bir sonraki hafta görüşmek
dileğiyle. Mutlu hafta sonları…
“