Cumhurbaşkanı, 12.10.2016 tarihindeki haberlerde, “15 Temmuz ertesinde, bu kadar FETÖ mensubunu nasıl hemen tespit ettiniz” sorusu üzerine, sorulan soruyla dalga geçer gibi ve gülerek, “Biz devletiz” dedi. Yani ‘biz devleti yönetiyoruz, nerede ne yapılıyorsa, ne yapılmak isteniyorsa hemen tespit ederiz’ demek istiyor. Gerçekten doğrusuda budur. Devleti yönetenler, yönettikleri devletin bekası (geleceği) için bunu yapmalıdırlar. Nereden bir tehlike gelirse, gelecekse, haber alıp tedbirlerini de geciktirmeden yerine getirmelidirler. Bu tedbir hem devleti yönetenlerin, hem de yönettikleri devletin tehlikeye düşmesini önlemenin ilk adımıdır.
Şimdi cumhurbaşkanına şu soru sorulabilir; “Siz devletseniz, her şeye hakimseniz, yapılabilecek her olumsuzluğu hemen haber alan ve önlemini alan yetkili kişilerseniz, devleti zor duruma düşürecek şahısları, örgütleri tespit edebiliyorsanız, neden 15 Temmuz darbe girişimi oldu? O zaman siz devlet değil miydiniz? Neden önceden haber alamadınız, neden tedbir alamadınız? Siz bile darbe girişimini eniştenizden öğrendiniz! 4 gün önce Şemdinli’de 10 şehit verdik ve 8 sivil vatandaşımız öldü. Bunların istihbaratını neden alamadınız? Ülkede çok derin istihbarat zafiyeti mi var? Şimdi ise istihbarat çok mu kuvvetlide bu kadar kısa sürede 1 milyon kişi takibata uğradı? Binlerce kişiye görev bıraktırıldı. Siz devleti mi yönetiyorsunuz yoksa aşireti mi yönetiyorsunuz da bu darbe girişimi oldu ve şehitler verildi? Ordudaki bu yapılanmadan hiç mi haberiniz olmadı? Şimdi 3 bin 939 asker ordudan atıldı. Hukuktaki, emniyetteki rezaletlere biz baksanıza!
Bu alaycı cevaptan ortaya şu çıkıyor; “Evet biz 14 yıllık iktidarımızda FETÖ ile 11 yıl ülkeyi beraber yönettik. Her istediklerini verdik, ama sonunda anlaşamadık. Onlar devlet yönetiminden daha fazla pay almak istediler, isteklerinin sonunun gelmeyeceğini anladık, yeter artık daha taviz vermeyeceğiz dedik ve aramız açıldı. Onlarda bizim daha fazla taviz vermeyeceğimizi anlayınca 17-25 Aralık 2013’te düğmeye bastılar. Bizim yapmış olduğumuz yolsuzlukları meğer daha önce tespit etmişler ve bu tarihte de açığa çıkardılar. Biz hem Türkiye’ye hem de dünyaya rezil olduk. Yaptığımız yolsuzlukların bir bölümü, bir bir açığa döküldü. Zor durumda kaldık. Yönetmelikleri, yasaları, bürokratları değiştirerek bunun önüne geçebildik. Meğer biz devleti yönetiyoruz zannediyorduk, aşiret yönetiyormuşuz. Şimdi artık ayaklarımız suya erdi ve devleti yönetmeye karar verdik. Onun için şimdi diyorum ki, biz devletiz devlet” Eh 76 milyon insanda bunu yerse!
Cumhurbaşkanının dünkü ve bugünkü mesai arkadaşlarının aşağıdaki ifadelerine bakınız. Devlet mi yoksa aşiret mi yönettiklerini anlarsınız!
a) Cumhurbaşkanı danışmanı Muhsin Kızılkaya; “Askerin görevi ölmek, bunun için maaş alıyorlar” Bende diyorum ki, askerin görevi devleti korumak, gerekirse ölmektir. Ama pisipisini ölmek değildir. 15 Temmuz’da da, Güneydoğu’da da milletvekili, bakan, bürokrat, belediye başkanı çocuklarından ölen var mı? Ölenler gariban çocukları değil mi?
b) Eski Savunma Bakanı İsmet Yılmaz; “Askerler şehit olmuyorlar, bu çocuklar, aileleri şehit maaşı alsın diye intihar ediyorlar” Bende diyorum ki, bunlar mı bu ülkede bakanlık yaptı. Böyle zihniyetin Allah belasını versin.
c) Beşir Atalay; “HDP zor durumdayken onları biz güçlendirdik”
d) Bengisu Karaca (Yandaş gazeteci); Bebek katili dediğiniz adam, bize geleceği gösterdi”
e) Bülent Arınç; “Dağa çıkanı kınamak ayıp değil mi ya, bende aklıma gelse dağa çıkardım”
f) Bülent Arınç; “Sayın Öcalan demeyi, PKK bayrağı açmayı suç olmaktan biz çıkardık”
g) Yiğit Bulut (Cumhurbaşkanı danışmanı); “Öcalan, Türkiye’nin önünü açıyor”
Bunları öğrenince şunu diyorum; Galiba Ortadoğu’daki aşiretler bizden daha iyi yönetiliyor!