Eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, “Milli orduya kumpas kurdular” cümlesi, gerçeği yansıtıyordu. Ergenekon vs davalarda kumpas ile hapse atılan gerçek Milliyetçi, Atatürkçü paşalar kendilerini kurtarabildiler. Öyle bir kumpastı ki, bu davaların savcısı zamanın başbakanı R.T.Erdoğan’dı. Yedek savcı Zekeriya Öz’e zırhlı aracını bile vermişti.
FETÖ’cü ‘hizmet hareketi’nin orduyu ele geçirmek için yapmış olduğu bütün çalışmalar örtbas ediliyordu. Çünkü bir amaç vardı, Laik Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmak. 15 Temmuz’da TSK’daki generallerin %50’sinin bu yapılanma mensubu olduğu anlaşılmıştır. Bunlar ordu içinde bile bu kadar örgütlenirken bu hükümet neredeydi? Hiç mi ihbar almadılar? İhbar almamaları mümkün değil. Hukuk içine sızmışlar haberleri yok, Emniyet içine sızmışlar haberleri yok, Milli Eğitim’e sızmışlar haberleri yok… Hadi canım sizde. Bu kadar yapılanmadan haberiniz yoksa bu ülkeyi nasıl yönetiyorsunuz. Onun için sizler, onların inlerine gireceğine, onlar sizlerin inlerine girmiş. Bütün yaverleriniz, özel kalem müdürleriniz FETÖ’cü. Şunu artık açıkça itiraf ediniz. ‘Biz gerçekten FETÖ sempatizanıydık, geç aydık’ deyiniz. İtirafçı olunuz ve sizlerde yargılanınız. Ancak sizler yargılanamazsınız, hesap veremezsiniz, ta ki sizler hükümet olma vasfınızı kaybedinceye kadar.
15 Temmuz darbesinin kilit isimleri İlhan Kaya ve Mehmet Partigöç, Yüksek Askeri Şura’da kritik iki makama seçilmişler. Genel Kurmay Personel Başkanlığını Kor. Gen. İlhan Talu yapıyor. Genel Kurmay Personel Plan ve Yönetim Dair Başkanı da Mehmet Partigöç. Bu kadar hizmet yılında hiç mi açık vermediler. Verdiler de siz hükümet olarak, siz Genel Kurmay Başkanları olarak göremediniz mi? Yazıklar olsun sizlere.
Askeri Liselere giriş sınavına, yıllara göre müracaat değişse de, kontenjan bin 40 öğrenci. Öğrencilerin fen ve matematik becerileri dikkate alınarak okula alınıyor. 2010 yılında yapılan sınavda bin 214 aday, matematik sorusunun 30’una da doğru cevap veriyor. 2011 ve 2012 yıllarında da bu başarı devam ediyor. 2014 yılında ise bu başarı birden düşüyor. Gerekçe 2013’te 17-25 Aralık yaşanıyor. 2010, 2011 ve 2012 yıllarındaki başarı ise, soruların çalınıp FETÖ’nün yetiştirdiği ve beynini yıkadığı öğrencilere verilmesi. Böyle bir başarı olabilir mi diye hiç mi düşünmediniz? Yoksa hep beraber mi yürüdünüz bu yollarda? Yoksa ‘ne istediler de vermedik’ beraberliğiniz mi vardı?
MİT Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü, Genel Kurmay Başkanı, hükümet Yetkilileri gözünüzün önündeki bu gerçekleri göremeyecek kadar kör müydünüz?
2010 yılında KPSS sorularının çalındığı meydana çıktığında, o günün başbakanı Erdoğan, MİT Müsteşarını ve Emniyet Genel Müdürünü makamına çağırmış ve ‘kopya çekenleri bulun, dosyayı da önce bana getirin’ demişti. Erdoğan, başbakanlık ile savcılığı karıştırmıştı. O dosya başbakana değil, savcılığa gidip takibata başlanması lazımdı.
Ispartalı Baki Saçı, cemaat bağlantılarını bütün çıplaklığı ile anlatmış ama üzerinde durulmamış. Durulamazdı, çünkü her şey Cemaat – Hükümet bağlantısı ile yürüyordu.
Şimdi inandırıldık, kandırıldık, ahmakmışız demeyin, itirafçı olun bağırsaklar temizlensin!