AKP iktidarı Yeni Anayasa (AY) yapacağım diye tutturdu. Bunu en çok isteyende Cumhurbaşkanı (CB). AKP’li yöneticilerde bunun peşinde gitmek zorunda kalıyor. Bu AY değişikliği ile CB’nın önceliği başkanlık rejimi getirmek. 200 yıllık parlamenter sistemden vazgeçilecek rejim değişikliği yapılacak ve Türkiye Başkanlık rejimine geçecek. Ortadoğu kan gölüne dönmüş, dünya savaşı başlayabileceğinden bahsediliyor. Türkiye Güneydoğusunda teröristlerle boğuşurken, her gün 3-5 şehit verilirken CB ille “AY değişecek başkanlık sistemi Türkiye’ye gelecek” diyor. Başka hiçbir derdi de yok. 78 milyon insanda bu gündem ile oyalanıyor.
Başkanlık rejimi Türkiye’de olmaz. Erdoğan’ın gündem değiştirmekte ki amacı gelen şehitlerin kanlarının alınlarına yapıştığının, kazılan hendeklerin içindeki patlayıcıların yerleştirilmesinin sorumluluğu kendilerine ait olduğu, dış politikanın iflas etmesinin, ekonomin çökmesinin S. Arabistan ve Katar’dan başka dost ülke kalmamasının, düne kadar katil dedikleri İsrail için bugün dostluklarına ihtiyacımız var deyip Türkiye’yi İsrail’e muhtaç etmelerinin konuşulmaması içindir.
Anayasa kitapçığı birçok okurun kütüphanesinde olmayabilir. Bu nedenle önemli gördüğüm maddeleri yazılarımda sıralamak istiyorum. Zaman zaman yorum yazacağım. Çünkü AY’nın bazı maddeleri AKP’ye ters gelmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayası – Başlangıç
“Türk vatanı ve milletinin edebi varlığının ve yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, TC.’nin kurucusu ve ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda” (Z.Ö. Bu ifadeleri AKP’ye ve Erdoğan’a ters gelmektedir. Atatürk’e iki ayyaş diye hakaret eden Türk milliyetçiliğini ayaklar altına gelen ve Atatürk inkılâp ve ilkelerinden uzlaşmaz tutum sergilediklerine göre öyleyse bunlar değiştirilmelidir)
“Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak TC’nin edebi varlığı refahı maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde”
Milli iradenin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu Millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu Anayasa’da gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı;” (Z.Ö. CB zihniyetine göre egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milleti yerine başkanda toplanması lazım. Bunu Millet adına kullanma yetkisi de hiçbir kişi ve kuruluşa ait değil, yine başkana ait olması gerekiyor. İstediği Türk tipi başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı değil kuvvetler uyumu istemektedir ki, yasamaya da bypas ederek tam bir diktatörlük sağlayabilsin)
“Hiçbir faaliyetin Türk Milli Menfaatlerinin, Türk varlığını devleti ve ülkesiyle bölünmez esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk Milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğin karşısında koruma göremeyeceği ve Laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağını” (Z.Ö. Türkiye laiklikten 13 senedir saptırıldı. Kutsal din duyguları politikaya alet edildi. ‘Yolsuzluk,hırsızlık değildir’ fetvası denildi. ‘Yolsuzluk soruşturması dine ihanettir’ denildi. Erdoğan için “Allah-ü Teala’nın bütün vasıflarını üzerinde toplamış bir liderdir” diyerek şirk koştular. Utanmadan Allah’a eşit koştular.) Sadece laikliğe değil, dinimize bile ihanet ediyorlar.