Haritaya baktığımızda terörün kol gezdiği Cizre, Suriye sınırına Silopi, Irak ve Suriye sınırına en yakın noktada konuşlanmış ilçelerdir. Sur’da, Diyabakır’ın içinde olan bir ilçedir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP), (ABD’nin Ortadoğu devletlerini daha küçük parçalara bölerek ve Kürdistan Devleti’ni de yaratarak hayata geçirmek istediği proje) Eşbaşkanı zamanın Başbakanı Erdoğan(Eşbaşkanı olduğunu iftiharla TV’de söylüyordu) “Diyarbakır yıldızı parlayan bir şehirdir, geleceğin başkenti olabilir” diyordu. Anlaşılıyor ki gelecekte kurulacak Kürdistan’ın başkenti yapılmasına ABD tarafından görevlendirilmiş insan. Bu insan o gün Türkiye’nin Başbakanı idi. Şimdi ise Cumhurbaşkanı! Bizleri kimler yönetiyor. Ben hayıflanıyorum kimileride iftihar etsin.
Güneydoğu’da Atatürk döneminden bugünlere ilişkin akademik araştırmaları ile tanınan Yrd. Doç. Ramazan Topdemir, “Hükümet ve Cizre’de halk iktidarı denemesi” başlıklı bir yazıyı Hürriyet Gazetesine gönderiyor. Yazıyı Yalçın Bayer’in köşesinden aktaralım.
Kandil, Cizre’de halkın desteğini alarak bir zemin oluşturma çabası içine girmiştir. Cizre’de yaşananlar bu oluşumun bir provası niteliğindedir. Peki neden CİZRE? Cizre yüzyılların ilim, kültür ve güvenlik merkezi olarak bilinen eski bir mekândır. Hamidye Alayları komutanlığı Cizre’de kurulmuştur. Cizre yüzyıllarca tarihe ev sahipliği yapmış bir yerdir.
Özerklik kurmayı isteyen örgütlerin Türkiye’ye giriş yapmak istediği koridorda yine CİZRE’dir. Hoybun Kürt Cemiyeti’de Cizre, Hakkâri ve Suriye arasında bağlantı yolunun oluşturulması için Cizre’de faaliyet eylemlerinde bulunmuştur.
Cizre, Öcalan (PKK) için stratejik bir konuma sahiptir. Öcalan, Şırnak, Siirt, Beytüşşebap, Cizre, Hakkâri, Van gibi alanına “BOTAN” bölgesi adını verir. Bu bölgenin coğrafi konumu sosyal yapısı ve zemin örtüsü gelişimi için oldukça önemlidir. PKK’nın eylemlerinin ilk uygulama merkezi öncelikle Cizre’dir. 20 Mart 1980 tarihli PKK’nın yayın kuruluşunda “Başkaldırılar” için şu ifadelere yer verilmiştir.
“Cizre Halkının iktidarı Denemesi” başlıklı yazıda “Cizre halkı 20 Mart 1990 günü sokaklara döküldü. Beşikteki çocuktan doksanlık ihtiyara kadar Cizre’de selhildarlar (başkaldırıcılar) görülmüştür. Köylüler, işçiler, emekçiler kölelik ve gericilik düzenine başkaldırdılar. Kamu kurum ve kuruluşları ateşe verilmiş ANAP ilçe binası, DSİ ve Ziraat Bankası binası, ATATÜRK heykeli ve büstleri yıkılmıştır. Meydanlara inen halk “yaşasın Newroz, Yaşasın Bağımsızlık” sloganları atmıştır.
Geçmişten günümüze Cizre’deki olayların bir organize çalışmanın ürünü olduğunu görmekteyiz. Bu olayları 1992 yılında ŞAM’ da yaşayan Öcalan şu strateji ile ortaya koymuştur. “Amacımız bağımsız bir Kürdistan kurmaktır. Halk son Cizre olayları ile öz güven yakalamış kendi geleceğini belirleme iradesini göstermiştir. Cizre’deki uyanış her alana yayılacaktır. Halkın uyanması gerillanın işini kolaylaştırmıştır”
İşte Öcalan bu. Öcalan kurduğu terör örgütüne dur diyebilir mi? Bağımsız Kürdistan fikrinden vazgeçebilir mi? Öcalan’a güvenebilir mi? “Çözüm” deyip te hendek kazanlara içine patlayıcı koyanlara göz yuman (hendekler 7-10 günde kazılmadı) Öcalan’a güvenenlerin bu gün ülkeyi ne hale getirdiğine bakınız. Her gün 3-5 şehit veriyoruz. “Çözümde” hangi sözler verildi? Ülkeye yazık edildi. “Aldatıldık” diyerek iktidar sahipleri şehit kanlarından kurtulamazsınız. Sorumlusunuz, hesabını da vermelisiniz.