“
Takip okurlarım merhaba. Geçen gün internette gezinirken
Türkiye’de okuma olayını bir araştırıyım dedim. Okuma alışkanlığı kazandırma
oranlarımıza hep birlikte bir bakalım istedim.
Okul öncesi %28, İlköğretim
%47, Ortaöğretim %6, Lise ise %6 durum vahim. Birde okuma, dinleme ve izleme
oranlarına bir bakalım.
Dergi okuma oranı %4, gazete
okuma oranımız %22, kitap okuma oranımız %4.5, radyo dinleme oranı %25,
televizyon izleme oranımız ise %94. Anlaşılıyor ki TV izleme oranı bir hayli
yüksek.
Ama neden? TV izlerken
beynimiz yorulmuyor, sıkılmıyoruz. TV’de izdivaç programları, güzel dizler
var.!! Okuma oranın düşük olması cehaletimizin fazla olması demektir. Cehalet
ise insanlığın düşmanıdır. Bunu yok etmenin yolu da okumak ve kendimizi
geliştirmekten geçer.
Bir dergi bulduk yada bir
takvim yaprağı yada bir kitap elimizden geldiği kadar okuyup inceleyelim.
Okumak iştahlı yemek gibidir. Okudukça iştahımız artar cehaletimiz azalır.
Victor Hugo “Okumak gıdadır; okuyan insanlık, bilen insanlıktır” sözünü boşuna
dememiştir.
Zihnimiz açılır. Aydınlanma
başlar. ‘Yok ben bunlarla ilgilenmiyorum Zuhal Topal benim ilgimi çeker yada
Esra Erol fiziği çok güzel’ diyerek bir anda kendimizi Padişah Süleyman ve
hareminde zannedersek, daha çok kömürle, pirinçle oy kullananların içinde
buluruz kendimizi.
Buradan üniversitede okuyan
okuyucularımıza sesleneyim. Şu anda hayatınızın en boş olduğu ve mezun olduktan
sonra boş vaktinizin olmayacağı yıllardasınız. İşte bu günlerde hayatınıza ne
katarsanız öyle mezun olursunuz.
Son söz olarak ta okumayı
seven bireyler okumayı seven bireyler yetiştirir. Yok, tersi olursa cehalet ortalıkta fink atar
ve tekrar belirteyim cehalet insanlığın en büyük düşmanıdır. Okuma oranlarının
yükseldiği daha parlak günler görmek dileğiyle. Görüşürüz.
“