HDP milletvekili Leyla Zana, 1 Kasım seçimlerinden sonra TBMM’de Milletvekili yemini ederken Anayasal yemin metnini değiştirerek, “Türk milleti” yerine “Türkiye Milleti” diye ifade etti. Oysa 5 ay önce 7 Haziran seçimlerinden sonraki yemininde “Türk milleti” üzerine yemin etmişti. Değişen nedir? Değişen hükümetin 13 yıllık iktidarında Kürt milliyetçilerinin şımarmasıdır. Bedelini de görmeye başladık!
“Türk” bu topraklarda yaşayanların üst kimliğidir. Almanya’nın, Fransa’nın üst kimliği varsa “Türk’ünde” üst kimliği olmalıdır. Bu durum başka etnik kimliklerin inkârı değildir. Kürtlerde bu topraklarda azınlık değil asli unsurdur. Kendini Türk olarak tanımlayanlardan farklı olarak muameleye tabii tutulamazlar. Türklere verilen tüm Anayasal haklardan eşit olarak istifade ederler. Öyleyse nedir dertleri?
Eski Milletvekili DBP Eş Genel Başkanı sivri dilli Emine Ayna, Ağrı Doğubayazıt ilçesinde “Öz yönetim” panelinde yaptığı konuşmada, “Özerklik dediğimiz şey bizim hem ulusal, hem yaşamsal toplumsal kendimizle ilgili kararları kendimizin vereceği bir sistemdir. Özerklikten kastettiğimiz budur”. “Erdoğan’a şunu söylüyoruz sen kabul etmesen de bu olacak. Erdoğan özerkliğin önünde duramayacak”. “Biz özerklikten vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz, özerklik halkın yönetimi demektir. Özerklik halkın karar vermesi demektir” diyor.
Bu ifadelerin anlamı, biz ne pahasına olursa olsun bu topraklarda özerklik ilan edeceğiz ve öyle yaşayacağız. Daha sonra da bağımsızlığımızı ilan edip Türkiye’den ayrılacağız.
Çözüm sürecinde Öcalan’ın hazırladığı ‘Demokratik çözüm ve müzakere taslağını’ Kandil de kabul etmişti. İstanbul vekili Sırrı Süreyya Önder taslak için “Yasal anayasal değişiklikler var. Özerklikte var ve temel gündem maddesi olarak yer alıyor” demiştir. AKP’de bu taslağa methiyeler düzmüştü.
1-Oslo’da PKK ile gizli görüşmeyi silahlar bırakılmadan AKP hükümeti başlattı.
2-Öcalan’a çalışma ofisi hazırlayıp, sekretarya’da verip masaya beraberde oturan AKP hükümetleri.
3-Dolmabahçe sarayında HDP heyeti ile mutabakatı şatafatlı bir törenle bize ve dünyaya duyuranda AKP hükümetleri.
4-Öcalan’ın mesajlarını Diyarbakır meydanında hiçbir Türk bayrağı olmadan okutanda Tv’lerde, gazetelerde çarşaf çarşaf açıklattıran da AKP hükümetleri.
5-Öcalan çok süper bir insan, barış elçisi diye havuz medyasında günlerce sayfalarca yazdıranda AKP hükümetleri.
6-Öcalan’ın mesajlarını “tarihi belge” diye meydanlarda okutanda AKP hükümetleridir.
PKK terör örgütü “çözüm süreci” boyunca saldırılarını sürdürdü. Asfaltlara mayın döşedi. Şehirlere mühimmat yığdı. Şehir içlerine hendekler kazdı, içine bombalar koydu. Bunların hepsi “çözüm süreci” bozulmasın diye göz yuman “aman dokunmayın” diyen AKP hükümetleridir. Çözüm sürecinde “akil adam” olarak Prof. Mithat Sancar’ı atayanda AKP hükümetleridir. Şimdi HDP milletvekilleridir.
Şehirlerde askerlerin hendek kapatmasına da, barikatların yıkılmasına da, sokağa çıkma yasağına da karşı çıkan ve açlık grevi başlatanda bu “akil adam’dır”. PKK’nın hendek kazmasına, içlerine bomba koymasına, askerlerimizin ölmesine, cankurtaranların bile kurşunlanmasına, okullarda eğitimin durmasına, okul ve camilerin silah ve mühimmat deposu ve karargâh olarak kullanılmasına karşı çıkacağı yerde, devletin Güneydoğu’da hayatı normale döndürme çalışmalarına karşı çıkıyor ve açlık grevi yapıyor. Hoca PKK’ya söyleyecek bir sözün herhalde yok. Akil adamdın da ülkenin bölünmesi için mi akil adamdın?
Şimdi memleketin partisi olacağı yerde, PKK’nın uzantısı siyasi sözcüsü konumuna gelen HDP’de, aman şehirlerde hendekler kapanmasın, yollarda mayınlar temizlenmesin, Özerk bölge çalışması yaptığınız kasabalarda, hayat normale dönmesin diye sokağa çıkma yasağına karşılar.
PKK emperyalistlerin maşası, tuzak kuruyor, hainlik yapıyor, her gün kan döküyor. Bunun suçlusu da PKK’yı şımartan AKP hükümetleridir. Bir gün bunlar bitecek, Türkiye’de hayat normal’e dönecek.