Gezdiğim yerleri yazmak pek adetim değildir. Midilli’deki mültecilerin dramını gördükten sonra bu dramı yazmak için Midilli’ye gittiğimi yazmak zorunda kaldım.
Yunanistan Midilli Adası limanına ayak bastıktan sonra liman içinde çadırlar kurulmuş, içinde ne kadar insan yaşadığı belli olmayan bebekler, çocuklar, kadınlar, genç insanlar gördük. Bazı mültecilerin çadır alacak paraları olmadığını, ambalaj kartonları üzerinde açık alanda yatmak zorunda olduklarını gördük. Ufacık bebekler soğuktan tir tir titriyordu. Ne bir sıcak yemekleri vardı ne de yatacak yerleri. Suriyeli misiniz diye sorduğumuzda belki yardım edilecek düşüncesi ile kadınlar gözleri parlayarak, erkekler mahzun bir şekilde “Suriye-Suriye” diyorlardı.
Türkiye’ye yakın Molivos yerleşim yerine geldik. Cankurtaran yelekleri bir tarafa toplanmış. Islak elbiseler başka bir tarafta, depo gibi bir yerde yüzlerce mülteci var. Belli ki dışarıda kalmaktansa bina içine sığınma telaşı içindeler. İki tane Midillili olduğunu zannettiğimiz kadın elbise getirmişler. 3-5 yaşındaki kız çocuklarını giydiriyorlar. Belli ki denizden çıkalı çok olmamış. Islanmaya, soğuğa, açlığa da pek aldırdıkları yok. Hiç olmazsa sağ salim karaya ayak bastık diye Allah’a dua ediyorlar. Türkiye’den Midilli’ye kaçak olarak geçmek isteyen mültecilerin bazıları denizlerdeki sorunlar yüzünden şu anda Ada’daki hastanelerde ve morg’da yer kalmamış.
Mültecilerin dramını kalemle yazmak mümkün değil, görmek gerekiyor. Bir ülkede iç savaş çıktığında insanların mağduriyetini göreceksiniz. Yaşam mücadelesini göreceksiniz. PKK’ya destek verenler, benim ülkemde bir iç savaş çıkarsa o zaman anlarsınız insanlık dramını. Şimdilik sizlere kendinize gelin, haddinizi bilin, bu topraklar hepimizin hepimize de yeter, emperyalistlerin taşeronluğunu yapmayınız diye bilirim.
Bu insanları yerinden, yurdundan, yiyecek aşından mahrum eden çoluk-çocuk ölümü göze alarak denizlere açılan ve binlerce mültecinin denizlerde boğulmasına sebep olan devletler Amerika’dır ve onun müttefiki Avrupa devletleridir.
Gerekçeleri de Suriye’ye, Irak’a demokrasi getirmektir. Sana ne, o devletlerin yönetiminden. Onların yönetimi seni neden ilgilendiriyor. Amaçları demokrasi değil Ortadoğu’nun yer altı zenginlikleridir. Onların sömürmektir. Oralarda insanlık dramı yaşanıyormuş umurlarında değil. Suudi Arabistan’da, Katar’da demokrasimi var?
Türkiye 2,5 milyon mülteci aldı. Bunlara 8 milyar dolar para harcadı. Bunların psikolojik-sosyolojik sorunları hariç uğraşıp duruyoruz. İnsanlarımız üzerinde baskı yaratıyorlar. Ekmek veriyoruz, para veriyoruz ama nereye kadar vereceğiz.
ABD 39 kişiyi mülteci olarak aldı. Almanya mültecileri sınır dışı ediyor. Polonya sınırları kapattı. Macaristan sınırlara mülteci gelmesin diye tel örgütü çekti. Merkel Türkiye’ye geldi. “Mülteciler sizde kalsın. Biz size para verelim” diye rüşvet teklif etti. Gelecekte bahaneler uydururlar o parayı da vermezler. Bu teklif utanç vericidir. Biz mültecilerle uğraşalım onlar o toprakları sömürsünler. Hani sizler insan haklarında çok hassastınız. Önceliğiniz insan haklarıydı. Siz emperyalist Avrupa devletleri sizlerde insanlık yok. Sizlerin tek felsefeniz var, fakir ülkeleri sömürmek.
Yukarıdaki ülkeler almıyor da İngiltere, Fransa, İskandinav ülkeleri alıyor mu. Ya aynı dinin mensubu Arap ülkeleri alıyor mu? Suriye krizi bitmelidir. Mülteciler yurtlarına dönmelidir. Aksi taktirde Türkiye’nin başı daha çok ağrıyacaktır.