Menfur saldırıda ölen insanların yakınlarına ve Türkiye’ye başsağlığı diliyorum. Ölenlerin mekanları cennet olsun. Yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Ortadoğu’da cami çıkışında patlayan bombalar, kadın, çocuk demeden pazaryerinde tuzaklanıp patlatılan bombalar, bildiğimiz ve sık sık şahit olduğumuz sahnelerdi. Ankara’da da “Barış, Emek ve Demokrasi” mitingi 10.10.2015 günü düzenlenmişti. Ortadoğu bataklığına süratle sürüklenen Türkiye’de o gün bombalar patlatıldı insanlarımız öldü. Bütün Türkiye travma yaşadı, yaşıyor ve yaşayacakta. Bu acı kalplerimizden kolay kolay atılamayacaktır.
Esad’ların Esed olduğu, Emevi camisinde Cuma namazı kılmak emelinde olan yetkililerin, Esad’ı devirmek için silah ve mühimmat verdiği, terör örgütlerini beslediği ama Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklediklerinin farkına varamadıkları günleri yaşadık. İşte bu günlerde, bu yanlış politikanın acı neticelerini yaşıyoruz.
Basiretsiz yöneticilerimiz, Ortadoğu’nun Türkiye’ye geldiğini göremediler. Ağabeylik tasladılar, dünya liderliğine soyundular, Suriye’nin, Irak’ın, Mısır’ın, Libya’nın içişlerine karıştılar ama bütün Ortadoğu’nun düşmanı oldular. Çevremizde dost devlet bırakmadılar. Neticede komşu 3 devlet, büyükelçilerimizin görev yapmasına bile izin vermiyorlar.
Ortadoğu yavaş yavaş bize doğru ilerliyor, içimize giriyor. Bombalarıyla, kalleşlikleriyle, iç kavgalarıyla, mezhep savaşlarıyla, intihar bombalarıyla, despotluklarıyla geliyor. Hatta geldi de. Şam’da zafer namazı yerine Ankara’da cenaze namazı kılıyoruz. Hatta Türkiye’nin her tarafında kılıyoruz. O lanet olası coğrafyanın atmosferi Türkiye’yi boğmaya başladı. Önce Reyhanlı’ya geldi, sonra Diyarbakır’a, orada Suruç’a sıçradı, Cumartesi günüde kalbimiz Ankara’yı vurdu.
Ankara’daki bu kanlı eylemin olacağı tweet’lerden de duyuruldu. “Olası bir bomba eylemi, en büyük katliamlardan birine yol açabilir” denildi. Bir başka hesaptan, “Ankara’da bomba patlatılabileceği” belirtildi. Hükümet yetkililerinin buna rağmen hiçbir önlem almadığı görüldü. Türkiye’nin istihbaratı yok muydu? İstihbaratımız, güvenliğimiz için değil de, kaçak saray için mi çalışıyor? Yoksa yönetim zafiyeti midir?
Bombalar patlatılıp canlar gittikten sonra kırmızı plakalı araçlarına binen 3 bakan, ‘geçmiş olsun’ demek için olay yerine geldiler. Tepki ile karşılandılar. Bayrak sopaları, pet şişeler fırlatıldı. Bakanlar arabadan inmeden oradan uzaklaşmak zorunda kaldılar. Sonrada basın toplantısı düzenlediler. İçişleri Bakanı Selami Altınok, “Güvenlik açığıyla ilgili hiçbir şey söz konusu değildir” dedi. Güvenlik açığı yokta Türkiye tarihinin en büyük terörist saldırısı neden oldu? 97 can neden gitti. Bu saldırı nasıl yapılabildi. Yoksa toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılan ülkemizde ölmek insanların ‘fıtratında’ mı var? Soma’da, Ermenek’te olduğu gibi.
Bir gazetecinin ‘istifa edecek misiniz’ sorusuna, Adalet Bakanı Kenan İpek, ‘Ne istifası onu da nerden çıkardın’ der gibi, toplum kan ağlarken o sırıttı. Canların gitmesi bu bakanlar için önemli değil, yeter ki neşeleri kaçmasın. Sağlık Bakanı da, ‘Başkanlığı verseydiniz bunlar olmayabilirdi’ de diyebilirdi. Bu 3 bakan da, Erdoğan’ın as adamlarıdır. Her türlü dokunulmazlığa sahiptirler. Davutoğlu da bunları azledemez.
Hükümet haklı olarak 3 gün yas ilan etti. Gerçektende büyük yas içindeyiz. İçimiz kan ağlıyor. Böyle günlerde, her günden fazla birlik ve beraberliğe, kardeşliğe ihtiyacımız var. Ancak 4 siyasi parti lideri bile bir araya gelemiyorlar. Sadece 4 parti lideri değil, yüzde bir oy almış siyasi parti liderleri de beraber olamadılar. Bu konuları siyaset çözer ve çözmelidir.
Cumhurbaşkanı, liderleri toplayabilirdi. Ancak toplayamıyor. Ektiğini biçiyor. Toplumu oy için ayrıştırdı. Siyasi liderlere de demediğini bırakmadı. Bir türlü partisinin liderliğinden ayrılamadı, cumhurbaşkanı olamadı.
Sayın Kılıçdaroğlu’nu tebrik ediyorum. Kimseyi suçlamadan ortak çözüm istiyor. Liderleri toplamaya çalışıyor, her tavrı ile güven veriyor. Kutuplaştırıcı, bölücü, ayırıcı belagatın karşısına, birleştirici, yatıştırıcı, kucaklayıcı bir belagatla gidiyor. Devlet adamlığı vasıflarının hepsini üzerinde topluyor.
Not: Büyük sanatkar veda ederken ne güzel söylemişsin. “Atatürk’le kalın, Cumhuriyet’le kalın, hoşçakalın”… Mustafa Kemal’in askerleri olarak seni daima kalbimizde yaşatacağız. Allah’tan rahmet diliyorum, canımız Levent Kırca’mız.