Geçen akşam bir TV kanalında Gen. Kurmay Başkanlığı emekli Genel Sekreteri Ümit Yalım’ı dinledim. O konuşurken bazı notlar aldım. Bu TV kanalını izlemeyenler için bu konuyu içim kanayarak kaleme almak ihtiyacını hissettim.
2011 yılından bu yana 16 ada, 1 kayalık bizim karasularımızda olduğu halde, Yunanistan askerleri adalara çıkıyorlar. Yunanistan Genel Kurmay Başkanı ve Başbakanı bayrak dikiyorlar ve bu adalarımızı işgal ediyorlar. Bizden ses çıkmıyor, tavır koyamıyoruz, toprak kaybediyoruz.
Türkiye’de GK. Başkanlığı yok mu? Savunma Bakanlığı yok mu? Hükümet yok mu? Biz nasıl idare ediliyoruz? Bu kadar aciz hükümet olabilir mi? Anlaşılıyor ki, Yunanistan Bozcaada’ya bayrak dikip, işgal etse dahi hükümetten ses çıkmayacak.
Bu konuda daha önceki aylarda bir uzman konuşmuştu. Bu konu o zaman Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu’na sorulmuş “Konuyu çözmek için Yunanistan Hükümeti ile görüşüyoruz” cevabını vermişti. Anlaşılıyor ki biz konuşuyoruz Yunanistan işgal ediyor. AKP hükümetleri daha öncede Kıbrıs ve Adalar Genel Müdürlüğünü lav etmiş. Ordumuza Balyoz ve Ergenekon tertibi uygulandı. Orduyu yediler bitirdiler. Ordu hezimete uğratıldı. Bu davaların savcısı bugünkü C.Başkanı Erdoğan. Türkiye’nin haklarını savunacak orduda General ve Amiral kalmadığı için mi hükümet olarak tepki veremiyor, askerimizi bir adım ötedeki adalarımıza gönderemiyor. Hükümetin acizliği bize toprak kaybettiriyor.
Bu hükümet Süleyman Şah Türbesinden kaçışı da zafer olarak nitelemiş, 30 km uzaktaki askeri almayı bile kahramanlık menkıbesine dönüştürmüştü. Aslında ne kadar küçüldüklerinin farkında değiller. 35 yandaş, yalancı havuz medyası da aynı naraları atmıştı.
Hükümetimiz dini bütün ya, ağızlarından din, iman, kuran hiç eksik olmuyor ama Yunanistan toprağı olarak kalan Rodos Adasındaki tarihi Türk Camisinin minaresi yıkılıyor, içi de meyhaneye çevriliyor. Hükümetten en ufak bir tepki yok. Sizin Müslümanlığınız nasıl Müslümanlık? Uluslararası haklarımız çiğneniyor, hükümetten ses çıkmıyor. Yazıklar olsun. Başbakan AKP kongrelerine gidiyor, işi gücü muhalefete çatmak. Cumhurun başı her gittiği yerde ve kaçak sarayda 4. kez muhtarları topluyor. Varsa yoksa Başkanlıkta. Erdoğan Merkez Bankası Başkanı ile kavgaya girişiyor. Faizi indir diyor sanki ekonomist. Dolar fırlıyor. Türkiye en az 100 milyar dolar kur farkından dolayı zarara uğruyor. Babacan’da doların yükselişine içimizdeki tartışmalar yol açtı diyor. İşte bizi yönetenler ülke menfaati yerine şahsi menfaatleri ile meşguller.
C.Başkanı “İMF’ye 5 milyar dolar kredi açtık” diye her tarafa bas bas bağırmıştı. İMF böyle bir kredi alınmadığını açıkladı. İMF almama gerekçesi olarak ta “Türk yönetimi bunu iç siyasete malzeme yapar” gerekçesine dayandırdı. Dinimizde büyük günahlardan biriside yalan söylemek. Ben anlamıyorum bu nasıl Müslümanlık?
C.Başkanı yıllık 183 bin dolar maaş alıyor. Dolardaki büyük yükseliş olmasa dünya liderleri arasında en büyük maaşı alan 5 liderden biri olacak. Şimdi 8. sırada. Türkiye dünyanın en zengin 5-8 ülkesinden biri herhalde. Yiyin beyler yiyin aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyin. Kaçak saray yaptırma maliyeti belli değil. Maliyet açıklansa M.Şimşek’in ifadesine göre “Türk mali politikasını sarsar” diyor.
Sarayın parkelerine 3 milyon 200 TL ödeniyor. Camları ithal. Şişe cam ne güne duruyor. Sarayın peyzajına 2.5 milyar harcanıyor. Yıllık bakımı 108 milyon TL. Kaçak sarayın bir aylık aydınlatma gideri 700 bin TL. Isınma gideri 2 milyon 400 bin TL. Koruma masrafları, memurlar, hizmetliler vs. masrafları ile C.Başkanın Erdoğan’ın bu devlete maliyeti birçok bakanlığımızdan daha fazla maliyette.
Bütün bu maliyetler bu fakir halkın sırtından çıkıyor. Halkın borcu 2002 yılında 6.6 milyar iken, 2015 yılında 357 milyar TL oldu. 7 Haziran seçimi dönüm tarihidir. Halk uyarmazsa daha çok sömürülür ve sürünülür.