AKP Genel Bşk. Yardımcısı M. Ali Şahin, Fettullah Gülen’e, Türkiye’ye dönme çağrısında bulundu. “16 yıldır ABD’desiniz. Artık gelin Allah aşkına, sizin vatanınız burası” dedi. Geçtiğimiz günlerde de Bülent Arınç, Türkiye’ye dön çağrısı yapmıştı. Diyanette her işi bırakmış, hutbelerde AKP-Cemaat’e barışma çağrısı yapıyor. AKP’deki bu Gülen aşkını anlamıyorum. Başbakan ‘haşhaşi’ diyor. Yardımcıları ise dön diyor yalvarıyorlar. Gülen’in bu kavgada daha pek çok bildiğini açıklamasından mı korkuyorlar?
Benim komşu ilçelerden birinde bir arkadaşım var. Bir gün sohbet ediyoruz. “Biz karımızla kavga ederiz. Boşanmaya kalkınca fahişe deriz, ulu orta söyleriz, sonra araya aracı girip tekrar birleşmeye karar verince melek diye gelir alırız” dedi. Acaba cemaatle AKP beraberliği böyle bir şey mi? Tekrar birleşecekler mi?
17 Aralık ‘büyük yolsuzluk ve rüşvet’ operasyonunda 4 bakanın telefon tapelerinde yatak odasındaki para kasaları, para sayma makineleri, dolarlar, eurolar TV’lerde gösterildi. Millet uykudan uyandı. Başbakana göre ise bu ‘darbe girişimi ve bir hedefi de çözüm süreci’ Başbakan ‘şehit gelmiyor’ diyor. Şehit gelmiyor ama güneyde vergileri PKK topluyor. Devletin esemesi okunmuyor. Asker, polis dışarıya çıkamıyor. Türk bayrağı dalgalanmıyor. PKK çözüm için süre veriyor, süre bitince ‘kan gövdeyi götürecek’ diyor.
Başbakan eğer Yunanlılar İzmir’den yurduma girdiğinde onlarla savaşmasaydık, hiç kan akmazdı, şehitte vermezdik. Senin kan akmamaktan anladığın, ülke istila edilirse edilsin veya ülkenin bir bölümü parçalanırsa parçalansın ama mücadele edilmesin, şehit verilmesin demek mi istiyorsunuz. Bu kadar mağdurları oynama, millet bıktı. Yolsuzlukları ve rüşvetleri bu kadar saptırma, bu millet senin zannettiğin kadar aptal ve enayi değil.
Eski bakanlardan Koray Aydın, “Başbakanın katılmadığı yolsuzluk işi kalmamış. Sabah ve ATV ihale ve iş adamlarında para toplanmasından dolayı yüce divana gidecek. Bu olay çok kirli, tapeler yalan söylemez” diyor. “2’nci dalga 25 Aralık operasyonu doğrudan doğruya başbakan ailesinin içinde olduğu yolsuzluk olayı” olduğunu sözlerine ekliyor.
Yolsuzluğa karışan eski bakanlardan Zafer Çağlayan ve Muammer Güler memleketlerinde halkın karşısına çıkmışlar temiz olduklarını anlatmışlar. CHP Genel Bşk. Kılıçdaroğlu, “Bunların ardamarı çatlamış” diyor. Doğruda söylüyor. Para kasaları, para sayma makineleri, yeşil dolarla bu bakan çocuklarının evinden çıkmadı mı? Sanki evleri banka şubesi gibi değil mi? M. Güler, “Oğlum konuşmaların dinlenir, dikkat et ve ben onun tayini çıkarırım” diyor. Z. Çağlayan, 700 bin TL’lik kol saatini rüşvet olarak koluna takıyor, birde R. Z’nin özel uçağı ile özel olarak umre ziyareti yapıyor. Ne dürüst, ne ahlaklı, ne temiz, ne dindar insanlar aman Allah’ım.
İnsan bu utançla sokağa çıkmaz. Savcı B. Güler’e 137 yıl, K. Çağlayan’a 336 yıla kadar hapis istedi. Bakanlarda ‘temiziz’ diyor. Yeni atanan savcı iddianameyi yeni baştan yazacakmış. Erdoğan’ın mı, vicdanının mı savcısı olacağını göreceğiz. Savcı her şeyi güllük gülistanlık yapmaz inşallah. Savcılar sizi istediğiniz kadar temize çıkarsa da siz bakanlar bu lekelerle yaşayacaksınız.
Yargı da yürütmenin geçti mi eline, değme sen AKP’ni keyfine.