17 Aralık 2013 tarihinde sabah saat 05.00’de Türkiye’de hükümeti titreten, adına ‘Büyük Rüşvet’ denilen 6,5 şiddetinde öncü deprem oldu. Büyük deprem önümüzdeki günlerde, aylarda olacak. Belki Türkiye bağırsaklarını temizleyecek. Yeter ki hukukun önü kesilmesin. Ancak korkuluyor, olaydan bir gün sonra İstanbul, bu işi yürüten Organize İşler, Kaçakçılık vs. 5 şube müdürü ile 6 müdür yardımcısı görevden alındı. Gerekçede görevi kötüye kullanmak. Yani bu operasyonu yaparken hükümete haber vermemek. Hükümete haber verilseydi, zaten bu operasyon yapılamazdı. Üç bakan, oğullarının yaptığı yolsuzlukların açığa çıkmasını ister mi? Haberleri olsaydı bu olayı anında örterlerdi.
Bu olay, buzun su üstünde görülen yüzü. Hele suyun içine bir girilse daha neler neler çıkacak. Bu ülkenin 641 milyar dolar civarında borcu var. Özelleştirme ve diğer kanallardan da 150 milyar dolar gelir elde ettiler. Nerede bu paralar? Bunların ceremesini bu halk çekecek. Ağır bedeller ödeyeceğiz. Çocuklarımız değil, torunlarımız bile borç ödeyecek.
Yolsuzlukları inkar eden bir Bülent Arınç var. Türkiye’deki yolsuzlukları sağır sultan bile biliyor. Naylon fatura düzenleyenler, ülkeyi soyanlar maliye bakanı oldu. Yaslar değiştirildi. İşin en kaymaklı tarafı da ihalelerdi. Bunun için de yasalar değiştirilmeliydi. Soygunlar kılıfına uydurulup, rahat yapılabilmeliydi. Rant çarkları dönmeliydi. Bunun için de ihale yasası 26 kez, diğer özel yasalar yoluyla 56 yasa, kanun hükmünde kararnamelerle 82 yasa düzenlenmesiyle toplam 164 düzenleme yapıldı. Dünyada böyle bir düzenleme yok. Bu değişiklikler, ihalelerde şeffaflığı, rekabeti azaltmış, ihaleler her türlü yolsuzluğa açık hale gelmiştir.
Bazı kurumların alımları, kamu ihale yasası dışına çıkarılıyor. 400 milyar dolarlık kentsel dönüşüm, bu yasanın dışında tutuluyor. TOKİ başkanlığına bağlanıyor. Kamu ihale kurulu üyelerinin atanması değiştiriliyor. TOBB ve TİSK temsilcileri kurul dışına atılıyor. Eh artık bu kadar değişikliği yaparsanız, rüşvet ve yolsuzluk açık hale gelir. ‘Büyük Rüşvet’ operasyonu, ‘her şeye hakim, her şeye muktedir iktidarın’ görüntüsünü çökerten operasyondur. Başbakanın kimyası bozulmuştur. Karizması fena halde çizilmiştir.
‘Büyük Rüşvet’ operasyonu, AKP’nin zor günlerinin başlangıcıdır. CHP’li vekil Aykut Erdoğdu, Halk Bankası olayını, bütçe ve plan komisyonunda soruyor, aldığı cevap, ‘Banka sırrıdır’ oluyor. Halk Bankası Genel Müdürünün evinde, ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar çıkıyor. Müdür, bankayı herhalde eve taşıyor. Bu para nereden geldi? Ne zamandan beri ayakkabı kutuları para kasası oldu. Rivayet edilen rüşvet 16 milyon dolar, Allah gözünüzü doyursun! Başbakanda ‘Ben H. Bankası müdürünü yedirmem’ diyor. Yedirmezsin tabi, Vakıflar Bankası ile beraber damadına 1.1 milyar doları bu genel müdür verdi.
‘Büyük Rüşvet’ olayı, gittiği yere kadar gitmelidir. Delik ayakkabı ile siyasete girenler, okul bittikten sonra belediyeye bilet memuru olup, sonra ortak küçük bir meşrubat bayiliği, akabinde ilçe, il başkanlığı, sonrada belediye ve başbakanlığa kadar çıkarsa, aldığı maaş belli olduğuna göre başbakanlığın 2-3 yıl sonrasında oğluna nasıl olurda gemicik alır? Bu gemicikler 6-7 yıl sonrası, nasıl 6 gemiciğe çıkar? Gemi armatörlüğünde bu kadar para varsa, armatörlerin her biri dünyanın en zengin insanı olurlardı. Oğulcuğun belki de defterlerinde kar yok, zarar da olabilir, nasıl olsa denetlenmez. Başbakan çocuğudur ama gemicikler Ege’de, Akdeniz’de seyrüseferdedir. Allah her insana ‘yürü ya kulum’ demez.
İddialara göre üç bakanın çocuğu, yolsuzluk batağı içinde olduğu anlaşılıyor. Birinin evi sanki banka, para sayma makinesi bile var, 6 para kasalı, diğerinin altında 450 bin liralık araba, bir diğerin evine girilemiyor. Demek ki babalar işin içinde. E. Çağlayan ve E. Bayraktar, ‘oğullarımıza gözaltında bir şey olmaz’ diyor. O savcılar aptal mı, kesin delil olmadan bu işe girişsinler. İdam sehpasına çıkıp, iplerini kendileri mi çeksinler.
Egemen Bağış’a elbiseler gıcır gıcır gidiyor. İçinde harçlık dolarlar, tatlı tatlı yemesi için çikolata da var dolarlı ama eksik olan viski. Keyifle çakmalıydı. 1,5 milyon doları nasıl yiyeceğinin hesabını yapmalıydı.
Başbakan, ‘hedefte bankaları yaralamak var’ diyor. Yaralamak yok, rüşvet var rüşvet. Senin görevin, rüşveti örtmek değil meydana çıkarmaktır.
AKP’liler alnınız secdeye değerken nasıl dua edeceksiniz?