Bir devletin Cumhurbaşkanı devlet uçağı ile bedavadan hacı olursa, Başbakanı da imam olursa Atatürk ilkelerinin yok edilmesi okul kitaplarından kaldırılırsa ‘TC’ yazısı valilik tabelalarından yok edilirse, ‘ulusalcılarla mücadele edilmesi zamanı geldiği’ ilan edilirse, Cumhuriyetle kavgalı bir iktidar olur. ‘Ne mutlu Türküm’ demek iktidarca suç haline getirilirse olacağı budur işin. Üniversite öğrencisinin ikametgâhına karışılır.
Kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalmalarını öncelikle el atılması gereken bir ahlak sorunu olarak gören, önlemesi için valilere talimat veren, çözümü yönünde yasal düzenleme yapılması çağrısında bulunun bir Başbakan var karşımızda. Kız ve erkek öğrencilerin yüzde kaç tanesi bir evi paylaşıyorlar da Türkiye’nin gündemine bu konuyu oturtuyorsun, ahlak polisliğine soyunuyorsun. Oy avcılığında türbandan aradığını bulamayınca şimdi buna mı sarıldın? Siz zinayı suç olmaktan çıkaran Başbakan değil misiniz?
Başbakan öyle ifadeler kullanıyor ki yüksek okullarda okuyan bütün kız öğrencileri töhmet altında bırakıyor. Onları toplum karşısında fahişe gibi gösteriyor. Yazık değil mi bu gençlere ve ailelerine?
Üniversite gençliğinin ancak %30’u (Ankara’da %20) devlet yatılı yurtlarında yer bulabiliyor. Diğerleri özel yurtlarda kalıyor. Özel yurtlarda yer bulamayanlarda 2-3 kız veya 2-3 erkek öğrenci kendilerine ayrı ayrı daire kiralıyorlar. Son 5-6 yılda apart evler çoğaldı. Bu evlerde ayrı ayrı kız veya erkek öğrenci apart evi olarak ayrıldı. Kız ve erkeğin bir daireyi paylaşmasını ben ilk defa Başbakanın ağzından duydum. Buda binde beş, binde bir olsa gerek, münferit bir olay olsa gerek.
Başbakan, ‘muhafazakârım demokratım’ diyor. Ülkemizin %99’u Müslüman olduğuna göre herkes dininin gereği muhafazakârdır. Çocuklarını her türlü kötülükten, olumsuzluktan kurtarır. Başbakanın yaptığı muhafazakâr demokratlık değil otoriter İslamcılıktır. Kız çocuklarını töhmet altında bırakarak okumalarını tahsil görmelerinin önüne geçmektir. Kendilerinin ifadeleri ile ‘kadınların yeri evidir’ zihniyetini gerçekleştirmektir.
Başbakan ‘Öğrenci evlerinde karmakarışık her şey oluyor. Muhafazakâr parti olarak buna müdahil olmak durumundayız. Yasal düzenleme yapabiliriz’ diyor. Bülent Arınç’ta bu sözler üzerine ‘özel evlerde kalan talebeler denetlenecek veya baskın yapılacak diye bir şey yok’ demişti. Başbakanda bunun üzerine ‘Ne yaparsak inanarak yaparız ne söylersek arkasında durarak söyleriz. Öyle eğilip bükülerek amaçsız bir şekilde bir şeyi sürdürmenin hesabı gayreti içinde olmam’ dedi. B. Arınç’ı kaçıncı defadır faule düşürdü. B. Arınç’ta her faul düdüğü yediğinde trafik lambaları ışığı gibi hemen renk değiştiriyor. Kimse insanı B. Arınç’ın durumuna düşürmesin.
Muhafazakâr geçinen bazı adamların lüks sitelerde ikinci, üçüncü eşleri ile ilgili haberler dolaşırken, her üç evliliğin birinin (istatistiklere göre) çocuk gelinler olduğu. Türkiye’de hükümet bunlara ses çıkarmazken, korkuyorum Türkiye İran gibi olacak. Sıra İran’daki gibi ahlak polisleri, muta nikâhları (zinanın din kisvesi ile kapatılması)mı var?
Hükümetin ablası ve destekçisi köşe yazarı Nazlı Ilıcak, Başbakanın beyanatlarından sonra ‘utanıyorum’ diyor. Başbakanın Hasan Cemal abisi ‘Sayın Başbakan Allah size akıl fikir ihsan eylesin. Susmayacağız çünkü sizin bu zihniyetiniz tehlikeli. Hem de çok tehlikeli. Düşünce polisliği gibi, ahlak polisliğine de yer yoktur. Demokratik düzenlerde, toplumu yeniden geriyorsunuz, kutuplaştırıyorsunuz. Toplumsal ve siyasal tansiyonu yükseltiyorsunuz. Unutmayın darbecilerin değil sizin eserinizdir gezi’ diye isyan ediyor.
Öğrencilerin barınmaları için çok acil kız ve erkek devlet yurtlarının yapılmasına ihtiyaç vardır. Suriyeli mültecilerin barınmaları için bu devlet iki milyar dolar harcıyorsa, öğrencilerin barınmaları içinde harcama yapsın.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, seçimlerde ‘askerlik süresini kısaltacağım oradan artırdığım para ile bir yılda öğrenci yurtlarını tamamlayacağım, yurt sorununu çözeceğim’ demişti. Yurt sorunu çözülseydi, Başbakan öğrencileri töhmet altında bırakabilir miydi?
AKP’ye %50 oy veren ve çocuğunu okutan ve okutacak olan seçmen, önümüzdeki seçimlerde oy verirken bir değil bin defa düşün. Haksız kirletilmekten kendini ve çocuklarını koru. Din faşizmine geçit verme. Afganistan, Yemen, İran gibi ülkeler arasına girme.