10 gündür tv izliyorum, Türkiye’yi gözlüyorum, hayretler içinde kalıyorum. Bir başbakan, ülkesini bu kadar sinir harbi içine sokabilir mi? Olmaması lazım, olamaz diyorum, fakat bütün Türkiye ayakta. Ne oluyor, nereye gidiyoruz diye düşünüyorum. Ülkemi 11 yıldır yöneten bir başbakan var ve bu başbakan ateşin üzerine benzin dökmekle meşgul. Protestoculara ‘çapulcu’ diye hakaret edebiliyor.
Kısaca özetlediğim bu düşüncelerle uyumuşum. Rüya gördüm. Amerika’dayım, beni sosyolog ve psikiyatri uzmanı bir arkadaşım, ABD-Türkiye masasına götürdü. Arkadaşım bu masaya zaman zaman çağrılıyormuş. Türkiye ve başbakan hakkında fikir ve düşüncelerine müracaat ediliyormuş.
Masada, Türkiye raporu duruyordu. Bazı bölümlerini okuma fırsatı buldum.
Başbakan hakkında şu ifadeleri okudum. Hitabeti kuvvetlidir, tahsili az kitleleri ikna kabiliyeti yüksektir. İcraatlarının tenkit edilmesine hoşlanmaz. Tenkit edenleri azarlar, bağırır, çağırır, tek adamlığını ispat etmeye çalışır. Partisinin içinden ikballeri için hiç kimse ses çıkaramaz, yağcılık yaparlar, ‘sen dünya liderisin’ derler. O da kendisini dünya lideri zanneder, bol tehdit savurur, atıp tutar fakat icraata gelince bunu göremezsiniz.
İsrail ile Mavi Marmara gemisi olayında hep bağırdı, çağırdı fakat hiçbir şey yapamadı. Milletin gazını aldı. Oğlunun gemiciği ile bu dönemde en büyük ticareti İsrail ile yaptı.
“Libya’da NATO’nun ne işi var” dedi, itiraz etti. Fakat ABD Genelkurmay’ından gelen talimattan sonra, NATO hava güçlerine Libya’yı vurmak için İzmir’de havaalanı açtı.
Biz Irak’a girerken, bize karşı söz vermesine rağmen parlamentoda gurubunu serbest bıraktı 1 Mart teskeresi çıkamadı. Bizden aldığı talimattan sonra ikinci teskereyi meclisten çıkarttı. Bizim askerlerimiz Irak’a girdi. Bazı nahoş hadiseler oldu. Askerlerimiz, Iraklı Müslüman kadınlara tecavüz ettiler. Türkiye’nin dindar başbakanı ‘Amerikan askerlerine başarılar diliyorum’ temennisinde bulundu.
Tayyip Erdoğan, Suriye Başkanı Esad ile kankardeşti. Biz, menfaatimiz için Esad’ın devrilmesini istiyorduk. Tayyip Erdoğan’a verdiğimiz talimattan sonra Esad’ın bir numaralı düşmanı oldu. Her fırsatını bulduğu yerde Esad’a en ağır sözlerle hakaret etti. Esad’a, ‘halkının taleplerine kulak ver, ülkene demokrasi getir, despotça hareket etme, can kaybı yaşatma’ diye seslendi. Suriye’ye demokrasi gelmesi için Suudi Arabistan krallığı ve Katar Şeyhi ile bir olarak, Suriye muhalefetine destek oldu. Ülkesinin paralarını bu uğurda harcamaya ayırdı. Örtülü ödenekten harcanan para Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir milyar dolara çıktı. Ülkesinin yatırımlarını durdurdu.
Suriye, Türkiye uçağını düşürdü, Suriye’ye karşı en ağır sözleri söyledi. Fakat uçağın kimin tarafından düşürüldüğünü halkına bile açıklama cesaretini kendinde bulamadı.
11 yıldır despotça ülkesini yönetmesine, artık tahammül edemeyen halk ayaklandı. Bütün Türkiye ateşin içine düştü. Gösteriler başladı. Gösterilere emniyet güçleri, dünyada emsali görülmemiş şekilde sert müdahalede bulunuyor. Gösteri yapanlara, ‘tencere tava aynı hava ve çapulcular’ diye hakaret ediyor.
“Onlar gösteri yapsın, ben %50 bana oy veren halkı evlerinde zor tutuyorum” diye halkı tehdit etmeye başladı. Halkı birbirine düşman etmeye başladı. Ülkesinde şuan 3 ölü, binlerce yaralı var bu 10 günlük olaylar neticesinde.
ABD Başkan Yardımcısı Biden, “ABD’nin prensipleri net. Şiddetten uzak durma, toplanma özgürlüğüne saygı ve özgür bağımsız basın. Türkiye’nin geleceği, Türkiye halkına aittir. Ama ABD, çıkacak olan her sonuca kayıtsız kalamaz” diyerek Tayyip Erdoğan’ı ikaz etme mecburiyetinde kalmıştır. Türkiye’nin ikinci sınıf demokrasi ile yönetildiğini hatırlatmıştır. Korkuyoruz Türkiye, Tayyip Erdoğan yüzünden kardeş kavgasına doğru sürüklenmektedir.