“
Sayın Takip okurlarım merhaba. Bir 10 Kasım daha geçti.
Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin ölümünün seneyi devriyesindeyiz. Yıllarca
ölümüne ağladık matem tuttuk. Onu yeterince anlamadık ve ne yazık ki
anlatamadık. Bunu vefatının 72. yılında daha iyi anlıyoruz. Eğer vefatında
sonra onu gereği gibi anlasaydık bugün bu köşemde bu yazıyı yazıyor olmazdım.
Ekonomisi büyümüş, emek ve
sermaye dengesi tam oturmuş milli iktisat yapılanmalarında çıkmış yerli
burjuvazimiz olmuş, montajcı değil, tüketen değil, üreten ve fazlasını ihracat
yapan Alman, Amerikan, Japon arabalarına değil kendi milli otomobilimize binen
bireyler olurduk. Milli fabrikalarımızı elalemin gâvuruna babalar gibi peşkeş
çekmez, onları geliştirme yoluna giderdik. Bu sınırlar içinde tüm halkımızın
karnı tok olur, kafasına da çuval geçmezdi. Terör yüzünden gencecik
fidanlarımız mezara değil, uluslararası arenada başarı gösterecek yerlere
gelirlerdi.
[(AB)-D] kapılarında onurumuz
2 paralık olmaz, kimse bizi kâğıt parçası gibi silmeye kalkmazdı. Hiç bir
ülkeden müfettiş gelmez, yolgeçen hanına benzemezdik. Uğruna yüz binlerce şehit
verdiğimiz bayrağımızın yanına başka bez parçaları astırmazdık. 87 yıl
geçmesine rağmen dil birliğini, ülke birliğini ve tek bayrak ve istiklal marşı
birliğini resmen kabul ettirmiş olurduk ki kardeşi kardeşe kırdırmak
isteyenlere hep birlikte hadi oradan der ve ilerleme yoluna devam etmiş
olurduk.
Sayın Atam, bir kere daha
büyüklüğünün önünde saygıyla eğiliyorum ve Atamın şu sözleriyle yazımı
bitirirken kurban bayramınızı da en içten dilekler kutlarım.
‘’ Bir zamanlar gelir, beni
unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr
edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve
inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve
kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır gene gelir,
verimli neticeleri kalpleri doldurur. ‘’
Sayın Atam sen rahat uyu
emanetin ilelebet yaşayacak ve yaşatılacaktır.
Bayram sonu görüşmek
dileğiyle……
“