CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede’nin tarımın ihracat getirisinin azlığından yakınıp, tarım arazilerinin sanayiye peşkeş çekilmesini istediğini hatırlatarak, “Tarımın ve ona bağlı olarak gıdanın önemin ortaya çıktığı bir dönemde bir bakan yardımcısı tarım arazilerinin yeterince hızlı bir şekilde sanayiye açılmamasından yakınıyor. Tarımın değerini bilmek için insanların aç kalması mı gerekiyor” diye tepki gösterdi.
Aynı dönemde Tarım ve Orman Bakanı’nın ekilmeyen tarım alanlarını üretime kazandırmaya çalıştıkları yönündeki açıklamasını da hatırlatan Sarıbal, “Bakan ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısının birbirinden haberi yok. O yüzden ‘ülke yönetilmiyor savruluyor’ diyoruz ” diye konuştu.
CHP’li Sarıbal, Mecliste düzenlediği basın toplantısında AKP iktidarı döneminde 31 milyon dönüm tarım arazimiz üretimden çıktığını, bunun büyük bölümünün de yol, köprü, baraj, havaalanı, sanayi alanı gibi inşaata açılarak bir daha dönmemek üzere kaybedildiğin kaydetti.
Aynı dönemde uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu çiftçinin üretimden uzaklaşarak şehirlere göçtüğünü, mülksüzleştiğini ifade eden Sarıbal, “Bu yanlış politikalar nedeniyle ülkemiz, bazı meyve türleri dışındaki, strateji ürünler de dediğimiz birçok tarımsal üründe dışa bağımlı durumda. Gıda egemenliğimiz ve gıda güvenliğimiz, büyük oranda, bugün yabancı ülke ve şirketlerin ellerine terk edilmiş durumda” dedi.
PARAMIZ VAR Kİ İTHAL EDİYORUZ VÜCUT BULDU
Özellikle pandemi döneminde ve sonrasında çıkan ve halen devam eden Rusya-Ukrayna savaşında gıdanın ne kadar önemli olduğu, tarımın bu nedenle ne kadar vazgeçilmez olduğu bir kez daha ortaya çıkardığını ifade ede Sarıbal, şöyle devam etti: “Durum bu iken Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede; Endüstri Bölgeleri Yasası’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi’nin TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’ndaki görüşmelerinde ‘Bir sanayicinin zulüm mertebesinde neler çektiğini söylememiz lazım. Almanya orman bile olsa, tarım alanı bile olsa sanayiye çeviriyor, hiç gözünün yaşına bakmıyor. Tarım tarım diye bağırıyoruz, çağırıyoruz da sonunda bize getirdiği para 50 milyar dolar; sanayinin getirdiği para şu anda 300 milyar dolar’ diyerek, tarım arazilerinin sanayiye açılmasının engellenmesinden yakınabiliyor.
Yukarıda da dediğim gibi aslında yasal koruma altında olduğu halde ‘kamu yararı’ denilerek milyonlarca dönüm tarım arazisi yok edildi. Ama anlaşılan AKP’nin bürokratlarına bu kayıp yeterli gelmiyor. Meclisteki komisyonda Tarım ve Orman Bakanlığını “daha fazla tarım arazisinin sanayi yatırımlarına peşkeş çekilmediği” için şikâyet ediyor.
Bu anlayış, bir önceki Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ‘paramız var ki ithal ediyoruz’ söylemi Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede’de vücut bulmuş halidir. Tarımı küçümseyen bir bakış açısına sahiptir. Tarımın değerinin anlaşılması için daha ne olması gerekiyor. Bugün gıda kriziyle yüz yüze kalmış vatandaşların açlıktan ölmesi mi isteniyor?”
BAKAN İLE BAKAN YARDIMCISININ BİR BİRİNDEN HABERİ YOK
Sarıbal, “Bir bakan yardımcısı tarım arazilerinin sanayiye açılmasını isterken, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de ekilmeyen 2,5-3 milyon hektar tarım arazisinin üretime kazandırılmasından bahsediyor” diyerek, ülkenin yönetilmediğini savrulduğunu vurguladı.
“Daha dün Tarım ve Orman Bakanı, ülke tarım topraklarının yetersiz olduğu iddiasıyla Venezuela’dan buğday üretimi yapacaklarını söyledi. Bakan daha önce de Afrika’da bakir topraklar olduğunu söylemiş ve orada üretim imkanları arayacaklarını söylemişti” diyen Sarıbal, “Bakan yeni tarım alanlarını üretime kazandıralım, bir yandan da başka ülkelerden tarım alanları kiralayıp üretim yapalım derken, bir bakan yardımcısı ise tarım arazilerini işgal edememekten şikâyet ediyor. Bunların birbirinden haberi yok. ‘Devlet yönetilmiyor, savruluyor’ derken bunu kastediyorduk” diye konuştu.
HÜRRİYET MAHALLESİ
Sarıbal, konuşmasının son bölümünde Bursa Karacabey’de arazilerine el konulan Hürriyet köyü sakinlerinin sorununu dile getirdi. 1951 yılında Bulgaristan’da artan baskı ve zulümden kaçarak Bursa Karacabey’e gelen 201 hanenin Haydar Ağa Çiftliği’ni satın aldığını, toplam 12 bin dönüm olan bu arazinin 201 hane arasında 28,5’er dönüm olarak aralarında paylaşıldığını, kalan 6000 dönüm civarındaki arazinin de köyün ortak kullanımı için hayvan otlatmak için otlakıye, kavak ekmek için kavaklık, odun kesmek için baltalık olarak ayrıldığını ifade eden Sarıbal, şu bilgileri verdi:
“Yerleşim yeri 1955 yılında köy olma hakkı kazanınca Bulgaristan’dan kurtuldukları için de Hürriyet adını aldılar. Hürriyet köyü sakinleri yıllarca bu tarlada çalışarak didinerek, satın aldıkları arazilerin parasını verip mutlu bir yaşam sürerken, 1978 yılında kadastro çalışması yapılıyor. Köyün ortak kullanımı için ayrılan kısım hazineninmiş gibi köy tüzel kişiliğine kaydediliyor. Köylüler, devletlerine güvendikleri için itiraz etmiyorlar.
2014 yılında Bütünşehir Yasası ile köy tüzel kişiliğine kaydedilmiş 652 dönüm arazi Karacabey Belediyesine veriliyor. Tarım Müdürlüğü tarafından ‘hatalı tescil itirazı’ önce kabul ediliyor ancak daha sonra alınan yeni kararla yeniden bu araziler Karacabey Belediyesi’ne veriliyor. Karacabey Belediyesi, üzerine aldığı 652 dönümlük arazinin 150 dönümünü Hürriyet Köyünün yakınında kurulan Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesine (TEKNOSAB) hibe ediyor. Şimdi de 150 dönümlük araziyi de uydukent yapılması için Bursa Konut Üretim Yapı Kooperatifleri Birliği (EMİRKOOP) satmaya çalışıyor.
Karacabey’in AKP’li Belediye Başkanı Ali Özkan, 8 Mayıs 2020 tarihinde Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’a ‘Karacabey bu arazileri satarak 5 yıllık yatırımlarını karşılayacak’ demişti. Bu araziler Hürriyet köyündeki vatandaşların ataları tarafından bin bir emekle satın alınmış arazilerdir. Köylülerin tapulu arazileri. Şimdi buraları sanayi bölesi ve uydukent yapılmak isteniyor. Bu arazilerin satılması, geçimini hayvancılık ve tarımla sağlayan Hürriyet sakinlerinin ekonomisine, yaşamına büyük bir darbe vuracaktır. Bu köydeki tarımı bitirecektir”