16 Nisan 2017 tarihinde, Anayasa’nı n 18 maddesi değiştirilecek. Seçmenin tercihi ‘evet’ veya ‘hayır’ olacak. Bu bir partinin iktidara gelmesinin oylaması değildir. Bu referandum, Türkiye’nin yönetim şeklini belirleyecektir. Bir rejim değişikliğidir. Beka sorunudur.
Seçmenin, Anayasa’da değişecek 18 maddeyi çok iyi incelemesi ve ondan sonrada oyunu kullanması gerekir. ABD ve AB, referandumla ilgili görüş beyan etmemektedir. Onlar sadece insan hakları, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü üzerine beyanat veriyorlar. Türkiye’de rejim değişikliği, tek adam yönetiminin gelmesi işlerine gelmektedir. Emperyalist güçler, tek adamı rahatlıkla kandırabildikleri gibi, tek adamı devirmesini de, o ülkede iç savaş çıkarmasını da çok iyi bilmektedirler. İç savaş kandır, ölümdür, ülkenin bölünmesidir. Libya’da tek lider Kaddafi’ydi, Irak’ta Saddam, Suriye’de Esad. Başlarına neler geldiğini, ülkelerinin nasıl bölündüğünü gördük.
Türkiye, laik, sosyal, hukuk devleti olarak yaşamaktadır. Müslüman ülkelerde hep tek adam rejimi vardır. Şimdi emperyalist güçler diyor ki, Müslüman Türkiye neden tek adamla yönetilmesin. Yönetilsin ki, gelecekte Türkiye’yi bölelim. Çünkü Türkiye, yer altı ve yerüstü zenginliği olan bir ülkedir.
ABD eski dışişleri bakanı Rice ne demişti; “Ortadoğu 22 devlete bölünecek. İlk önce rejimleri değiştirilecek, sonra sınırları. Türkiye’de bunun içine dahildir” Bu sisteme Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) diyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da BOP eşbaşkanı olarak atamışlardı. Erdoğan da bunu TV’de iftiharla açıklamıştı. A. Gül’de, “BOP’ta, ABD ile ortak hareket ediyoruz” diye açıklamıştı. Yani Türkiye dahil Ortadoğu’nun 22 devlete bölünmesine hizmet eden bir lider konumundadır.
Şimdi Türkiye’de rejim değişikliğine gidilmektedir. AKP bunu, “1923’te rejim değişti cumhuriyet kuruldu” diye kamufle etmek istemektedir. Libya da, Irak ta, Suriye de cumhuriyetti ama yönetim tek adam yönetimiydi.
Bu referandumda ‘evet’ çıkarsa, Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, ‘bütün güçler tek adamda’ toplanacak. Türk milletinin yönetimi, bir tek kişiye sonsuz yetkilerle verilemez. Türkiye bir aşiret ülkesine dönüştürülemez. İlkelliğe, diktatörlüğe, faşizme, hilafete dönüştürülemez.
Tek adam rejimiyle getirilmek istenen; Partisinin genel başkanı olacak, milletvekillerini o belirleyecek. Ordunun kumandanlarını o atayacak. (Orduya siyaset sokmuş oluyor. Osmanlı’da Balkanları kaybetmemizin nedeni, ordunun siyasetin içine girmesidir) Meclisi isterse fes edebilecek. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) meclisi bypass edebilecek. OHAL ilan edebilecek. Atadığı bakanlar yemin ettikten sonra meclise gelmeyebilecek. Hesap sorulamayacak, gensoru verilemeyecek. Denge ve fren mekanizmaları olmayacak. Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini atayabilecek. HSYK üyelerinin yarısını atayabilecek. Böylece hukukta ortadan kalkacak. Erkler ayrılığı olmayacak. Genel müdürleri, bürokratları atayabilecek. Bütün bürokratların tamamı hesap vermeyecek, başkana karşı sorumlu olacak. Yani başkan, hem futbolcu, hem hakem, hem kulüp başkanı, hem federasyon başkanı olacak. Bu da demokrasinin sonu demektir. 80 milyon insanın, koca Türkiye’nin bir kişinin vesayeti altına girmesidir.
Almanya 1934 yılında referandumla bütün yetkileri Hitler’e vermişti. Ne oldu, Hitler 2’nci Dünya Savaşı’nı çıkardı. Bütün dünyayı da kana buladı. Osmanlı’da Enver Paşa, sadrazama, padişaha sormadan 2 Alman gemisini Karadeniz’e çıkartarak 1’nci Dünya Savaşına soktu, Osmanlı parçalandı.
Tek adam, yardımcılarını da ister ilkokul mezunu olsun, kendisi atayacak, seçilmeyecekler. Azerbaycan’da Aliyev, eşini başkan yardımcısı olarak atadı. Bizde de AKP’nin tek adayı Erdoğan, referandumda ‘evet’ çıkarsa Emine hanımı, Sümeyye hanımı, Bilal beyi başkan yardımcısı olarak atayabilir. Neden olmasın. Enerji Bakanı damat Albayrak, Aliyev’i ilk kutlayanlardan. “Komşuda pişer bize de düşer” diye düşünmüş olabilir.
HAYIR çıkarsa, Türkiye’de seçim yasası, partiler yasası vs değiştirilir. Meclis yasalarını çıkarır, normal çalışmasına döner. Bakanlar denetlenir. Cumhurbaşkanı, yeminine sadık olarak asli görevine döner, partiler üstü kalır. Devletin yönetimini hükümet üstlenir. Demokrasi rayına oturur, ülke bölünmekten kurtulur.