Başbakan, Kahramankazan’da konuşuyor. “Çift başlılık, baba oğul arasını bozar. Elbet tek adam olacak. Bir direksiyonda iki kaptan olmaz. Çift başlı yönetimlerden bu millet çok çekti” diyor. Bende diyorum ki, el insaf. Başbakan, senin beğenmediğin dönemlerde Türkiye’nin kalkınma hızı %5.4, sizin döneminizde %3.3. Terör sıfır, sizin döneminizde kan gövdeyi götürüyor. Siz neden anayasanın 18 maddesinin içeriğini konuşmuyorsunuz da bugün bunları, dün de HAYIR diyenler PKK’lıdır, FETÖ’cüdür diye tehdit ediyorsunuz. Neden değiştirmek istediğiniz anayasanın 18 maddesini konuşamıyorsunuz? Neden TV’ye çıkıp, ana muhalefet lideri ile 18 maddenin içeriğini açıklayamıyorsunuz? Çünkü savunulacak tarafı yok ve bunları açıklamaktan acizsiniz. HAYIR diyenleri terörist olarak gösteriyorsunuz da, devlet olmamış, dün ‘ben size bir kürt kedisini bile vermem’ diyen Barzani’nin paçavrasını Türk semalarında göndere çektiriyorsunuz. O bir aşiret reisi değil mi? HAYIR diyene senin terörist demeye hakkın var mı? Kim teröristle beraber?
Başbakan, “Yeni anayasa ile FETÖ’de, PKK’da, DAEŞ’de Türkiye’den kazınacak, terörün sonunu getireceğiz” diyorsunuz. Sizin bu söylediklerinize gökteki kargalar bile gülüyor. FETÖ’yü 11 yıl siz beslemediniz mi? ‘Ne istediler de vermedik’ demediniz mi? Eski bakanınız, başbakan yardımcınız, meclis başkanınız Cemil Çiçek, “FETÖ’de herkesin günahı var ama bizim günahımız %90” demedi mi? Cumhurbaşkanı, FETÖ için, “FETÖ’nün iç yüzünü anlayamadığımız için hem rabbim, hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de, milletim de bizi affetsin” demedi mi? Allah affeder mi bilmem ama ben affetmiyorum. Bu dünyada hesabı sorulur mu bilmem ama öteki dünyada ben sizden şikayetçiyim. İki elim, iki yakanızda. 15 Temmuz’da ölen şehitlerin kanları da alnınıza yapıştı. Ben ve benim gibi HAYIR’cılar terör ile beraber değil ama siz 11 yıl kol kola oldunuz. Ülkeyi beraber yönettiniz.
Başbakan, Güneydoğu’da şehirlerde hendekler kazılırken, içlerine bombalar konulurken, şehirlerde silahlar depolanırken siz uzayda mıydınız? Lideriniz, ‘bırakın dokunmayın’ diye orduya ve emniyet güçlerine emir vermedi mi? Oslo’yu unutmayınız. Dolmabahçe’de Öcalan’ın talimatıyla imzaladığınız mutabakatı hatırlatırım. Biz hiçbir zaman PKK’lı olmadık ama sizin çok daha fazla yazılacak icraatlarınız, hem insanların beyinlerinde hem de basında var, unutmayınız.
Başbakan, senin görevi devraldığın A. Davutoğlu, IŞİD için, “IŞİD terör örgütü değildir, öfkeli gençlik” demedi mi? Şehirlerde şubeler açarlarken, İstanbul’da bayram namazını cami dışında kılarlarken, kendilerine şehirlerde taraftar toplarlarken, konvoy halinde şehirlerde arabalarla gövde gösterisi yaparlarken, sen neredeydin? Türkiye’de yaşamıyor muydun? 15 yıldır sizin elinizi tutan mı vardı? Neden bunları beslediniz de, hiçbir şey yapmadınız da, tek adam gelirse yapacak ve terörü bitirecek. Çocuk mu kandırıyorsunuz?
Başbakan, uçak ta, gemi de tek kaptan mı var? Herkesin bir görevi var. Herkes görevini yapacak. Başbakan, hükümeti ve devleti yönetecek, cumhurbaşkanı da anayasadaki sınırları içinde görevini yapacak. Hükümet işlerine karışmayacak. ‘Seçilmiş cumhurbaşkanı’ diyorsunuz da, anayasada belirtilen yetkiler için seçildi. Hükümet işlerine karışmak için değil. 2,5 yıldır çift başlılığı siz yarattınız, şimdi de şikayetçisiniz. Geçtiğimiz yıllarda eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hükümet işlerine karışacak oldu, başbakan Erdoğan, “İcraatçı benim, işlerime karışamazsınız. Davul bende, tokmak sizde olmaz” dedi ve tepki gösterdi. Unutmayınız.
Başbakan, size bir hatırlatmada bulunacağım. “Elbet tek adam olacak” diyorsunuz. ABD, Irak’a müdahale etmek istediğinde, Güneydoğu’da ofisler, depolar kiraladı. Gemilerini ve mühimmatını İskenderun limanına getirdi. O günkü başbakan Erdoğan, ABD’ye söz vermişti, “Bizim topraklarımızdan Irak’a girebilirsiniz” diye. Bir talebi daha vardı ABD’nin. İstanbul’da havalimanı ve Trabzon deniz limanını istiyordu. Bu limanların Irak ile ne ilgisi vardı? Bilinmezler oynanıyordu. TBMM, 1 Mart 2003’te onay vermedi. ABD askeride, Türkiye’den Irak’a müdahale edemedi. Eğer tek olsaydı ve izin verseydi, o gün 62 bin olan, bugün ne olacağı belli olmayan ABD askeri ülkemizde konuşlanacak, süresi de belli olmayan zamanda Güneydoğu’muzu işgal etmiş olacaktı. İşte tek adamın mahsuru, meclisin önemi budur.
Sizin için vatanın işgali önemli olmayabilir ama bizim için vatan her şeyimizdir. Çünkü biz vatan sevdalısıyız. Mustafa Kemal’in askeriyiz. Vatanımızın işgaline tahammül edemeyiz.