Yıllarını siyasete vermiş, meclisin en yaşlılarından siyaset bilimcisi Deniz Baykal, Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerinden 18’inin FETÖ ve PKK terör örgütleri adına suç işledikleri, yönetime usulsüz seçildikleri iddiasıyla gözaltına alınmalarının savcılık tarafından istenilmesinden sonra yaptığı değerlendirmede, “Cumhuriyet Gazetesine yapılan bu operasyon, adli ve hukuki değil. Siyasi ve idari bir karardır” dedi.
Ömrünü İstanbul Belediyesinde memur olarak geçiren, 14 yıldır da siyaset içinde olan, ummadığı zamanda Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan tarafından başbakanlığa atanan Binali Yıldırım da, Avrupa Basın Konseyi’nin, Cumhuriyet Gazetesine yapılan baskıdan endişe duyduğunu bildirmesi üzerine, “Basın özgürlüğünü sizden öğrenecek değiliz” diyor.
Cumhuriyet Gazetesinin tüm köşe yazarları hakkında arama kararı veriliyor, kapıları çalınıyor ve FETÖ/PDY ile PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte, terör örgütü adına suç işlemek iddiasıyla suç isnat ediliyor.
FETÖ’cüler batıda “Darbe bahane, muhalifleri susturma şahane” diyorlardı. Cumhuriyet Gazetesine yapılan bu operasyonla bunların eline büyük bir koz verildi. Bu acaba hangi üst aklın eseridir.
Olmayacak şeyler, maalesef Türkiye’de oluyor. Hele AKP iktidarında ‘olmaz canım’ demeyin. ‘Bu kadarda değil’ demeyin. Fethullah Gülen bu kadar Türkiye’de bilinmezken, Abdükadir Selvi’nin “AKP döneminde cemaat 15 kat büyüdü”, Abdullah Gül, “Bu yapıyı 11 yıldır biz yarattık” derken, cemaat bu kadar büyümeyip devleşmeden evvel, bu yapının büyük tehlike olduğunu kitapları ile anlatan Hikmet Çetinkaya, FETÖ’ye yardım iddiası ile gözaltına alınıyor. Bu hangi akla, hangi mantığa sığar. Bunlar akla ziyan suçlamalardır.
Cumhuriyet Gazetesi adına açıklama yapan Ayşe Yıldırım, “Gözaltı kararı büyük bir hukuksuzluk ve uydurma bir suç. Cumhuriyet Gazetesinin FETÖ ile de, PKK/KCK ile de bir işbirliği olmamıştır, olamazda. Darbeyi meşrulaştırmak gibi komik bir suçlama, bunu yönetenlerin ayıbıdır” diyor.
Bu olan 2-3 muhalif basının susturulması girişimidir. Cumhuriyet Gazetesinin, yöneticileri tarafından yönetilmesi istenilmesidir. Kayyuma devri çalışmalarının başlangıcı olabilir.
Bu operasyon OHAL yetkilerinin amaçları dışında kullanılmasıdır. Fırsat bu fırsat denilmesidir. Unutulmamalıdır ki, basın özgürlüğü açısından büyük sorun yaratacaktır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine göre, yargının, basın ve ifade özgürlüğüne müdahalesi, Türkiye’ye önemli sorunlar ve mahkumiyetler getirecektir. AKP iktidarının da belki istediği budur. Avrupa Birliği’ne girişin dondurulması veya tamamen iptal edilmesini isteyebilirler. Avrupa’da ayak bağı olmamalıdır düşüncesinde olabilirler.
Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, kısa ve öz gerçeği ifade etti. “Son kaleye saldırıyorlar” Bu operasyonla muhalif seslerin susturulması, susmak isteyenlere de gözdağı verilmesidir. Bu operasyon, başkanlık rejimi karakterinin ne olacağının ayak sesleridir. Bu rejimde hukuk olmayacak, özgürlükler muktedirin iki dudağı arasında, onun öngördüğü oranda ve konularda olacak.
Görünen gerçek, özgür medya olmayacak. Yasama ve yargı ayak bağı oluyorsa, icraatlarını tenkit eden basın neden olsun, o da susturulsun. Dikensiz gül bahçesi olsun, Türkiye Ortadoğu ülkesine dönüştürülsün. Amaçları budur. Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına geçmiş olsun.