Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda üretim alanlarının meyve bahçelerine doğru kaydığını belirterek, “Son 5 yılda meyve üretim alanları yüzde 9,08 artarak 3,01 milyon hektardan 3,28 milyon hektara yükseldi” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Bayraktar, tarımda üretim alanlarının meyve bahçelerine kaydığını ve meyveler içinde üretim alanı en fazla artan meyvenin ise avakado olduğunu ifade etti.
70 bin 195 hektarla Antep fıstığının en yüksek üretim alanı artışı gösterdiğini, Antep fıstığını 49 bin 454 hektar artışla yağlık zeytinyağı, 34 bin 763 hektar artışla fındığın izlediğinin altını çizen Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti:
“Son 5 yılda keçi boynuzu üretim alanları yüzde 57,7, nektarin şeftali üretim alanları yüzde 51,8 arttı. Üretim alanındaki artış narda yüzde 49,2, kivide yüzde 40,3, muzda yüzde 31,9, Antep fıstığında yüzde 31,7, mandalinada yüzde 30,7, armutta yüzde 23,3, erikte yüzde 23, çilekte yüzde 21,5, kirazda yüzde 21,4 oldu. Miktar açısından aynı dönemde üretim alanları, kirazda 14 bin 362, bademde 12 bin 523, armutta 4 bin 715, sofralık zeytinde 3 bin 449, satsuma mandalinada 2 bin 875, incirde bin hektar arttı. Bu dönemde üretim alanı turunçta yüzde 76,3, king mandalinada yüzde 39,1, yafa portakalda yüzde 24,6 azaldı.”
Son 5 yılda üretim alanı artan il
Son 5 yılda, iller arasında meyve üretim alanı en fazla artan ilin yüzde 149,4 ile Bitlis olduğunu belirten Bayraktar, “Bu ili yüzde 109,5 ile Yozgat, yüzde 69,3 ile Edirne, yüzde 64,6 ile Bartın, yüzde 45 ile Iğdır, yüzde 43,5 ile Kırşehir, yüzde 43,2 ile Şırnak izledi. Artış Kilis’te yüzde 34,4, Gaziantep’te yüzde 35,3, Van’da yüzde 32,4, Ankara’da yüzde 26,8, Kırklareli yüzde 26,2, Osmaniye yüzde 23,5, Bingöl yüzde 22,2 Kahramanmaraş yüzde 21’i buldu. Meyve üretim alanı artışında bu illeri, yüzde 18,6 ile Şanlıurfa, yüzde 16,6 ile Antalya, yüzde 15,5 ile Konya, yüzde 15,4 ile Adana, yüzde 15,3 ile Adıyaman, yüzde 15,1 ile Tunceli, yüzde 14 ile Kırıkkale, yüzde 13,7 ile Kars ve Karabük, yüzde 13,2 ile Giresun, yüzde 12,5 ile Bursa, yüzde 11,9 ile Manisa, yüzde 10,6 ile Isparta ve Malatya, yüzde 10,5 ile Muş takip etti.
Miktar olarak ise en fazla artış 52 bin 424 hektarla Gaziantep’te oldu, Gaziantep’i 26 bin 608 hektarla Ordu, 21 bin 363 hektarla Manisa takip etti. Bu illeri 12 bin 237 hektarla Kahramanmaraş, 9 bin 851 hektarla Bursa, 8 bin 994 hektarla Adana, 8 bin 656 hektarla Malatya izledi. Bu dönemde, meyve üretim alanı Bayburt’ta yüzde 66,7, Aksaray’da yüzde 37,7, Yalova’da yüzde 22,8, Ardahan’da yüzde 22,3 geriledi. Meyve üretim alanı gerilemesinde bu illeri, yüzde 15,3 ile Hakkari, yüzde 14,3 ile Artvin, yüzde 12,3 ile Çorum takip etti. Miktar olarak en fazla gerileme 3 bin 161 hektarla Artvin’de oldu. Artvin’i 2 bin 383 hektarla Aksaray izledi” dedi.
Meyvecilik ekonomik değeri yüksek bir üretim şekli
Bayraktar, meyveciliğin diğer bitkisel ürünlere göre ekonomik değeri yüksek bir üretim şekli olduğunu, ülke tarım alanlarının sadece yüzde 3,28’inin meyve alanları olmasına karşın, toplam bitkisel üretim değerinin yüzde 30,6’sını meyvelerin karşıladığını belirtti. Meyve üretim alanının ve üretim miktarının artışına dikkat çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Meyve üretim alanı da üretim miktarı da artıyor. Son beş yılda meyve üretimi yüzde 6,7 artarak 17,9 milyon tondan 19,1 milyon tona yükseldi. Türkiye’nin çok daha fazla meyve üretecek potansiyeli var. Önümüzdeki dönemde de meyve üretiminde üretim alanları artmaya devam edecektir. Burada önemli olan fazla üretimi üretici ve tüketici lehine çevirmektir. İhracat önemlidir. Irak, Rusya gibi pazarlarda sıkıntılar devam etmektedir. İhracatta potansiyelin tam anlamıyla değerlendirildiğinden söz edilemez.
Türkiye, çok daha fazla meyve ihraç edebilir. Bunun için mevcut pazarların zorlanması, yeni pazarlar bulunması, dış pazarlara uygun üretim yapılması ve iyi bir depolama, nakliye, ambalaj, marka, pazarlama sistemi ortaya konulması gerekir. Alıcıların istediği standart ve kalite sağlanmalı, markalaşma çabaları artırılmalıdır. İç piyasada da üretici ve tüketici arasındaki fiyat farkının azaltılması hem üreticinin istikrarlı bir gelir elde etmesini sağlayacak hem de tüketicinin makul fiyatlarla ürün tüketmesini sağlayacak, iç tüketimi de artıracaktır.”