10 Ekim 2015’de Ankara kana bulandı. 102 vatandaşımız öldü. İçişleri Bakanı basın toplantısı yaptı. Güvenlik açığı söz konusu değildir dedi. Yaşanan olay ise Türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı. Güvenlik zafiyeti yoksa bu saldırı nasıl yapılabildi? 102 vatandaşımızın ölmesi fıtrat mı acaba? Yoksa alın yazısı mı, kader mi? Türkiye gibi faşizmin ayak sesleri duyulduğu bir ülkede Ortadoğu bataklığına sürüklenmiş bir ülkede BARIŞ diye EMEK diye DEMOKRASİ diye yollara düşmeyeceksin. Atatürk batı uygarlığını gösterdi. Bu ülkeye demokrasiyi, cumhuriyeti getirdi ama hala Atatürk’e küfreden soysuzlar var. Kendini aydın zanneden Mehmet Barlas gibi insanlar çıkar “Ortadoğu’da bu işler böyledir, bombalar patlar, insanlar ölür, bizde Ortadoğu ülkesiyiz” der. Türkiye’nin Ortadoğu ülkesi olduğunu ilan eder.
Özellikle son 3 yılda uygulanan dış politika ile ortada “dost” denilecek ülke bırakmadık. En az 8 ülke ile savaş eşiğine geldi. Türkiye terör örgütlerinin antrenman sahası haline getirildi.
3000’den fazla üst düzey emniyet görevlisinin “bizden değildir” diye darmadağın edilen Emniyet Teşkilatında liyakate göre görev diye bir şey kalmadı. Sözde tarafsız İçişleri Bakanı, gazetecinin “istifa edecek misiniz” sorusuna “ne alakası var” diye cevap verdi. Adalet Bakanı da “ne münasebet” der gibisinden sırıttı. Cumhurbaşkanı da “Her olayda istifa mı olur” açıklaması yaptı.
İstanbul köprü çalışmaları sırasında halat zedelenmiş ve neticede kopması sonucu bir işçimiz ölmüştü. Japon mühendis “sorumlusu benim” diyerek intihar etmişti. Bizim yetkililer aman intihar etmesinler de, istifa etmeyi öğrensinler. İstifanın da bir fazilet olduğunu bilseler. Her olayda istifa edilmezde Reyhanlı’da, Soma’da, tren kazasında, Suruç saldırısında, Diyarbakır patlamasında, İstanbul’un göbeğinde selden ölenlerden dolayı kaç yetkili, kaç genel müdür, kaç Bakan istifa etti. Her olayda bunlar görevlerini layıkıyla yapmışlardı. Suç ve günahları da yoktu! Bu ölümler “fıtrattan” kaynaklanıyordu.
Ankara’da bombayı patlatan ”allahu-ekber” diye bağırmış. İşid militanı olduğu belli, bu işi İşid’in yaptığını cümle alem biliyordu. İşid militanları İstanbul’un göbeğinde cami olmayan bir sahada bayram namazı kılarsa, İstanbul’da dergi çıkarıp propaganda yaparsa, sayısında Türkiye’yi kapak yapar hedef gösterirse, militan toplamak için hücre evleri oluşturursa, militanlara yer yer eğitim yaptırır beyinleri yıkarsa, bu faaliyetlere hükümetçe ses çıkarılmazsa, İşid’in tek kollu lakaplı militanı “Der saadet’te fink atarsa”, Ankara’da bomba patlayacak.
Bursa Milletvekili adayı devşirme Efkan Ala bir konuşmasında buyurmuşlar!(….) Alperen ve Ülkü Ocakları tarzında yapılanmanız olsun, üniversitede her üyemize +1 kota koysak gençleri bir şekilde yurt dışı gezileriyle TAVLASAK ayaklarını buraya alıştırsak(….) Bizimle uyumlu çalışabilecek rektörler atansın, sadece imam hatipli gençleri değil, her genci bize kazandırabilecek bir politika ile yönetilsin. İşte Türkiye’yi yönetenlerin zihniyeti. Rektörlerin %90’ı zaten sizden. İmam hatipler yetmedi, tüm öğrencilerin dindar ve kindar yetiştirilmelerine yönelik çalışma bunlar.
Ortadoğu’ya çomak sokuldu. (Arap Baharı) Amacı Ortadoğu’da yer altı zenginliklerine sahip olmak isteyen emperyalistler ne huzur bıraktı nede hayat güvencesi. İnsanlar doğdukları topraklardan can korkusu ile kaçmaya başladı. Bu kaçış Avrupa’ya başlayınca Almanya Başbakanı Merkel soluğu Türkiye’de aldı. “Kurbanlarımız Türkiye sınırları içinde kalsın, siz tampon bölge olun, kaosu siz yaşayın. Avrupa’ya bulaşmasın, bunun karşılığında biz size para verelim” diyor. Rüşvetin içinde vize kolaylığı da var, fasıl açılması da.
Avrupalılar biliyorlar ki bizim 13 yıllık yöneticilerimiz parayı çok severler. Kuzey Irak’a asker gönderilmemesi için ABD ile para karşılığı zamanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile sözleşme imzalanmıştı. Allahtan CHP şiddetle karşı çıktıda meclise getirmeye cesaret edemediler. S.Arabistan kralı hediyeler getirmişti, devlet müzelerine konulacağı yerde A.Gül ile R.T.Erdoğan paylaşmıştı. Bütün ısrarlara rağmen açıklamadılar ve aralarında pay ettiler. 17-25 Aralık Avrupalıların aklından çıkmıyor. Deniz Feneri’ne de “asrın soygunu” demişlerdi. Almanya cezayı kesti. Türkiye’de konu kapatıldı.
Bu kadar para düşkünü yöneticilerimiz olursa Merkel’in para teklif etmesi de yadırganmaz herhalde.