20 Eylül 2015 günü AKP, “Teröre karşı tek ses” mitingi yaptı. Mitingin baş aktörleri cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve başbakandı. 13 yılda terörün nedenlerini ortadan kaldırması gereken, terörle mücadele etmesi gereken, terörü bitirmesi gereken devlet büyükleri, teröre karşı hamasi nutuk atıyorlar. Ne bunların sloganları; “Onlar konuşur AKP yapar”
Aynı hafta içinde büyük Sivil toplum Kuruluşları (STK)Ankara’da görkemli bir şekilde teröre karşı telin mitingi düzenlemişlerdi. Cumhurbaşkanı, başbakan ‘bu mitinge katılıp konuşma yapacağız’ deseler, miting organizatörleri ‘hayır gelemezsiniz, konuşma yapamazsınız’ mı diyeceklerdi. AKP’nin İstanbul’da yaptığı miting, doğrudan doğruya seçime dönük propaganda yapmanın başlangıcıdır.
Başbakan yaptığı konuşmada, PKK ile yapılan mücadeleyi ‘silahlar bırakılıncaya kadar sürdürmeye kararlıyız’ dedi. İnşallah öyle olur. Milliyetçi oylara göz kırpmak için değil de, terörü bitirinceye kadar mücadeleye devam eder. Seçimler bitince de mücadele bitmez.
TBMM Başkanı İsmet Yılmaz da, “Bu vatanın sahibi, vatan için şehit olanlardır. Bu vatan bize onlardan emanettir. En son nefer şehit olmadan bu bayrak inmez, bu vatan bölünmez” dedi. İnsanlar sözlerinin eri olurlar.
Cumhurbaşkanı, yine ayrımcılık üzerine konuşuyor. Toplumu kutuplaştırıyor. “Beyaz Türkler” diyor. “1 Kasım seçimlerinde hangi partiden olursa olsun fark etmez 550 tane milli, yerli milletvekili göndermenizi istiyorum” diyor. Yine ayrımcılık yapıyor. Ne demek milli ve yerli milletvekili. Mevcut milletvekilleri bu ülkeye başka ülkelerden mi devşirildi? Böyle söyleyeceğine, “Ülkesini seven, bayrağını seven, vatanı için ölümü göze alan, bölücü olmayan, bütünleştirici olan, fitne ve fesatla işi olmayan, vatanı için çalışan milletvekili istiyorum” diyemez mi?
Bu mitingde “Emret padişahım” pankartı vardı. Cumhurbaşkanı, “Nedir o pankart, indirin onu, ben padişah değilim” diyemedi! İyi ki “Peygamberimizsiniz” pankartı yoktu!
Telin mitingi düzenleyebilirsiniz de, terörün üzerine kararlılıkla yürüyebilir misiniz şüphem var. Bir hükümet, devletinin altına dinamit döşenirken “Çözüm var” diye ses çıkarmayacak, terör örgütü silahlanacak, her türlü mühimmatı şehirlerde depolayacak, yollara dinamit yerleştirecek ve sonra onları patlatarak şehit cenazeleri gelince, devletin en yetkili kişileri toplumun gazını almak için telin mitingi düzenleyecek. Bu insanlara hiçte inandırıcı gelmiyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), 3 ilde 290 operasyon talebine valilerden 8’i için izin verilmiş. Onlarda etkin mahaller değilmiş. Şimdi seçimler için 20 ilde güvenlik sorunu var diyorsunuz. Operasyonlara neden izin vermediniz? TSK sadece 2014 yılı ve 3 şehir için 290 operasyon talep etmiş. Çözüm sürecinden 2015 yılına kadar ve 20 güvenlik sorunu olan illerde toplamda kaç operasyon talebine izin verilmedi? Bununda açıklanması lazım. Cumhurbaşkanı, artan terör olaylarından sanki TSK sorumluymuş gibi beyanatlarda bulunuyor. Buda TSK personelini üzüyor. İyi ki talep formlarını muhafaza ediyorlar. Devleti yönetenlerin dürüst olması lazım.
Sayın Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanını ve AKP hükümetlerini çok iyi tahlil etmiş. Diyor ki; “Bunlar milli mücadele yıllarında yaşasaydılar, işgalcilere bin takla atar, bayraklarını sevinçle sallarlardı. Bunlar Damam Ferit’e bile rahmet okutur, Ali Kemal’i bile aratırlardı. Zira bunlarda milli namus yoktur, milli haysiyet kadavra halindedir. Cumhurbaşkanı, Doğuda kürt sorunu yaygarası koparan, Batıda ‘ne kürt sorunu kardeşim’ diyen bu Erdoğan’dır. Mısır’da İhvancı, Erbil’de Peşmergeci, İmralı’da Peşkirci, Brüksel’de AB’ci, ABD’de BOP’çu, Tarihte Mandacı, Erivan’da Diasporacı, Moskova’da Şangaycı, Kıbrıs’ta Rumcu, Kandil’de İşbirlikçi, Ankara’da 36 etnik tetikçi aynı kişidir. Erdoğan her şey olmuştur, her şeye gönül vermiştir ama bir tek TÜRK olamamıştır, bir tek TÜRK’lüğü içine sindirememiştir.”
Eh bende milliyetçiliği ayaklar altına alan Erdoğan için, Sayın Devlet Bahçeli’nin bu sözlerinden sonra kalem oynatamam.