Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, cevizde üretim artışının tüketime yetişmediğini belirterek, “Türkiye, cevizin anavatanlarından biri olmasına, üretimde dördüncü sırada bulunmasına rağmen ithalattan kurtulamıyor” dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, sağlık ve beslenme açısından çok önemli bir meyve olan cevizde tüm dünyada tüketimin hızla arttığını belirtti. Fosfor, magnezyum, demir, sodyum ve potasyum gibi mineral maddeler bakımından zengin, A, B1, B2, B6 ve C vitaminleri içeren cevizin, 100 gramının 700 kalori enerji sağladığı bilgisini veren Bayraktar, anavatanı Anadolu, Kafkasya ve İran olan cevizin dünyada 50’den fazla ülkede yetiştiriciliğinin yapıldığını belirtti.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 1995-2012 döneminde kabuklu ceviz üretiminin 3,2 katına çıkarak 1,06 milyon tondan 3,41 milyon tona yükseldiğine dikkat çeken Bayraktar, dünyada ceviz yetiştiriciliği yapılan üretim alanının bu dönemde yüzde 89,2 artışla 526 bin hektardan 995 bin hektara çıktığını vurguladı.
Bayraktar, ceviz üretiminin yarısını Çin’in tek başına karşıladığına işaret ederek, üretimde birinci olan Çin’in 425 bin hektarda 1,7 milyon ceviz ürettiğini belirtti. İkinci sırayı yüzde 13,2 üretim payı ve 450 bin ton üretimle İran, yüzde 12,5 pay ve 425 bin ton üretimle ABD’nin izlediğini kaydeden Bayraktar, Türkiye’nin, yüzde 5,7 üretim payıyla dördüncü, Meksika’nın yüzde 3,2 payla beşinci, Ukrayna’nın yüzde 2,8 payla altıncı, Hindistan’ın yüzde 1,2 payla yedinci, Şili’nin yüzde 1,1 payla sekizinci sırada bulunduğunu açıkladı.
Söz konusu 8 ülkenin dünya ceviz üretimindeki payını 1995-2012 döneminde yüzde 74’den yüzde 89’a çıkardığını bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:
“Türkiye 1995 yılında 110 bin ton olan ceviz üretimini yüzde 64,4 artışla 2014 yılında 180 bin 807 tona yükseltti. 2015 yılı birinci tahminlerine göre 2015 yılı ceviz üretimi 190 bin 834 tonu bulacak. Cevizde üretim artışı tüketime yetişmiyor. Cevizin anavatanlarından olmasına, üretimde dördüncü sırada bulunmasına rağmen Türkiye, ithalattan kurtulamıyor. Üretim hızla artan ceviz tüketimini karşılamıyor. Nitekim 2000 yılında 108 bin ton olan ceviz tüketimi, 2013 yılında 218 bin tona, kişi başına ceviz tüketimi de 1,6 kilogramdan 2,9 kilograma yükseldi”
Ceviz ağaçlarının standardı yok
Ülkemizde ceviz ağaçlarının çoğunun tohumla yetişen arazi sınırına dikilen ve doğal olarak yetişmiş milyonlarca ağaçtan oluştuğunu, belli bir standardı olmadığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“2000 yılında 3,54 milyon dolar karşılığı 5,6 bin ton olan ceviz ithalatı, 2014 yılında, 112,88 milyon karşılığı 27 bin 458 tona çıkmıştır. Buna karşın, ceviz ihracatı 4 bin 481 ton karşılığı 64,1 milyon dolardır. Ceviz üretiminde 2014 verilerine göre, Antalya 9 bin 354 tonla birinci olurken, bu ile 9 bin 80 tonla Hakkari, 8 bin 40 tonla karaman izlemiştir. Ülkemizde 2010 yılında 41 bin 393 hektar olan ceviz alanları, 2014 yılında 69 bin 395 hektara yükseldi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile 2012 yılında imzaladığımız protokol çerçevesinde, Ziraat Odalarımız ceviz plantasyonları oluşturmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2014 yılında 2 bin 365 hektar alanda ceviz ağaçlandırması yaptı. Özel ağaçlandırma çalışmaları kapsamında ise 1 bin 382 hektar alanda bu çalışma yürütüldü. 2015 yılında ise 2 bin 647 hektar alanda ceviz ağaçlandırması yapılması planlanıyor.”
Türkiye’de ilkbahar geç donlarının sık sık meyve ağaçlarında önemli kayıplara neden olduğunu vurgulayan Bayraktar, cevizde geç çiçeklenen çeşitlerle bahçe tesisi yapma ve bahçeleri dona karşı sigortalamanın çok önemli olduğunu belirtti.
Verimi yüksek, kaliteli, standart ceviz çeşitleriyle kapama bahçe tesisine karar verirken ilkbahar geç donları riski olan bölgelerde geç çiçeklenen çeşitler olmasının önem taşıdığını bildiren Bayraktar, şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye özellikle, her ekolojik bölgenin avantajlarını ve dezavantajlarını tespit ederek yeni yatırımlar yapmalıdır. Mevcut meyve yetiştirme potansiyelini gereği gibi kullanılabilirse bu kesimden gelecek gelir, ülkeye önemli miktarda döviz kazandırır. Ancak bu yetiştiriciliğe girilmeden önce iç ve dış pazarların durumları ve istekleri çok iyi incelenmeli ve pazar boşluklarından yararlanılmalıdır. Üreticilerin pazar hareketleri ve dünya eğilimleri doğrultusunda bahçelerini zaman zaman yenilenmesi de gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda sağlık destek ürünü olarak da kullanımı gittikçe yaygınlaşan ceviz yetiştiriciliği de gündeme gelmiş bulunmaktadır. Meyve bahçelerinin tesisinde yapılan hataların sonradan telafisinin mümkün olmadığından, üreticilerimizin ceviz bahçesi kurmaya karar verirken mutlaka uzman kişi veya kuruluşlardan teknik bilgi desteği almalıdır. Ceviz bahçesi kurmak isteyen üreticilerimizin fidan alırken dikkatli olmaları, güvenilir fidan kuruluşlarını tercih etmeli, aldıkları fidanlar kaliteli, sağlıklı olmalıdır.”
Üreticilere verilen yurt içi sertifikalı fidan ve standart fidan kullanım desteğiyle kapama ceviz bahçelerinin arttığına dikkat çeken Bayraktar, “Ancak, bu yeterli değildir. Ülkemiz öncelikle ceviz üretimin de ’kendine yeter’ bir ülke olmalı, sonra cevizden döviz elde eden bir ülke konumuna gelinmesi için fidan, toprak analizi, gübre, mazot desteğinin yanı sıra kapama bahçe tesislerine de destek verilmesi gerekmektedir” dedi.