Başbakan, geçenlerde Kanal 7 ve Ülke TV’deki ortak açıklamasında “Geçen sene 30 Eylül’de bile bize verilen sözler yerine getirilmediği halde, demokratikleşmeden hız kesmedik. Mayıs ayında sınır dışına çekilecekti bu terör örgütü mensupları, silahları bırakıp gideceklerdi. Silahları bırakmadılar, çekilmediler. Çünkü hep bir hesap içindeler” dedi. Başbakan çok safmışsınız. Dün paralel dedikleriniz sizi kullandı, bugün PKK kullanıyor. Gelecekte biz aydık, çok hata yaptık diyeceksiniz ama atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak. Sizin gibi devlet adamı olmamış insanlar bu ülkeyi yönetirse, bu ülkenin insanlarının daha çok çekecekleri var.
Başbakan, Öcalan’ın hazırladığı taslağı görüşüyorsunuz. HDP heyeti, “Şu ara yoğun bir görüşme trafiği yaşanacak” diyor. S. S. Önder, “Kamu düzeni meselesine hükümetin baktığı yerden bakmıyoruz. Hükümetin baktığı yer son derece sorunludur. Farklı düşüncelere sahibiz” diyor. Demek istediği şu; “Güneydoğu bizim hakimiyetimizde olacak, biz ne istersek hükümet onu uygulayacak. Biz çözüm süreciyle alan hakimiyeti sağladık, ondan vazgeçmeyiz” diyor. İngiliz Times Gazetesine konuşan KCK Eşbaşkanı C. Bayık, “Hükümetin barış sürecini durdurması durumunda ülkede yaşayan Kürtleri ayaklanmaya çağıracağız. Devlet Güvenlik Güçleri insanlara saldırır, insanları öldürürse bu duruma cevaben silahlı ayaklanma başlatırız” diyor. Devlet normal şartlarda insanlara saldırmaz, insanları öldürmez. PKK bahane arıyor, ayaklanma peşindeler. Hükümet bunun farkında değil. Hükümetin tek amacı 2015 seçimlerini kazasız belasız atlatmak, oy peşinde koşmak.
Ülkemizde başbakan var mı? İçişleri Bakanı var mı? Kısacası devlet var mı? Güneydoğu yanıyor, hemde cayır cayır yanıyor. Hakkari’de, Şırnak’ta, Silopi’de, Cizre’de olaylar bitmek bilmiyor, aksine artıyor. Hükümet ise, “Sakın açılımı bozacak bir şey yapmayın” talimatı üzerine talimat gönderiyor. “Ne pahasına olursa olsun çözüm sürecini sürdüreceğiz” diyor. PKK, otomatik tüfeklerle, kaleşnikoflarla her yere kurşun yağdırıyor, dehşet saçıyor. Bu dehşet karşısında Davutoğlu, “Bunlar provokasyon olur, bir kaos yaratılmak isteniyor” diyor. Başbakan, bu ülkenin güvenliğinden sen sorumlu değil misin? Yakalatsana o şerefsizleri. Ülke elden gidiyor, sen partinin kongrelerinde varsa yoksa paralel yapı bahsediyorsun. Bu yapıyı ezeceğiz, yok edeceğiz demekten başka hiçbir sözün yok. Yazılar olsun.
Diyarbakır’da cadde üzerindeki binada “Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi” tabelası ile “Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği Bayrağı” asılı ve herhangi bir kurumdan da uyarı almıyor. İstanbul Taksim’deki İstiklal Caddesi’nde 8 Kasım 2014’te terör örgütünün alenen propagandası hemde ses yayın cihazları ile yapılıyor. Ses cihazı Türkçe, İngilizce, Kürtçe yayın yapıyor. Bebek katili için imza toplanıyor. Bunları gören polisin sesi çıkamıyor. Polise talimat mı verdiniz başbakan, “Aman bunlara dokunmayın” diye?
Gezi eylemlerinde ‘destan yazan’ polisiniz nerede? Gezi eylemlerinde gençlerde silah yoktu, Molotof yoktu, onlar yeşili savundular, yaşam haklarını savundular ama 8 genç öldü, onlarcasının gözü kör oldu, yüzlercesi yaralandı. “Camide içki içtiler” diye bu millete birde yalan söylediniz. Devamlı yalanlar söyleyerek bu milletin yarısını ötekileştirdiniz. Ne zaman uyanacaksınız. Güneydoğu’da her türlü silahlı eylem yapan, yakıp yıkanları neden yakalamıyorsunuz, yakalayamıyorsunuz? Mehmetçikler bu vatan için şehit olmadılar mı? Hiçbir şey yapamayacak durumdasınız. O zaman, o gazilerimizden, o şehitlerimizden özür dileyiniz. “Biz aciziz, zavallıyız” deyiniz.
Cumhurbaşkanı, 19 Ocak 2015’te bakanlar kurulunu toplayacak. Anayasa, “Cumhurbaşkanına olağanüstü durumlarda bakanlar kuruluna başkanlık eder” der. Ülkemizde olağanüstü bir durum mu var da Cumhurbaşkanı bakanlar kuruluna başkanlık edecek? Yada sizi yeterli görmüyor da, bakanlar kurulu toplantısında bakanlara ayrı ayrı talimatlar mı verecek? Siz Cumhurbaşkanı başyardımcısı mısınız? R.T. Erdoğan başbakanken, Cumhurbaşkanı A. Gül bir girişimde bulunmuştu. Erdoğan o zaman, “Bir ülkede iki baş olmaz” demişti. “Ben yürütmenin başı olarak karar veririm” tepkisini göstermişti. Ülkemiz artık yarı başkanlık sistemiyle mi yönetiliyor, yoksa çift başlılıkla mı?
Başbakan, siz hükümetin başı mısınız, yoksa memuru musunuz? Yoksa başbakanlık yetkileriniz gasp mı ediliyor?