17-25 Aralık 2013’te Türkiye’de büyük bir yolsuzluk olayı meydana çıktı. Eğer gece yarısı emniyet müdürleri değiştirilmeseydi, yönetmeliklerle oynanmasaydı, yolsuzluğun boyutları çok daha büyük olduğunu görecektik. Ulaşılamayan yerlere ulaşacaktık. Dünyada emsali görülmemiş yolsuzluk olayları görülüp öğrenecektik. Yeşil dolarlarla sıfırlanmayacak, gün yüzüne çıkarılacak, gerçekler çok daha fazla açığa saçılacaktı.
Rüşvet yolsuzluk operasyonunda hukuk anında guguk yapılarak hemen önlendi. Daha sonraki aylarda soruşturmalar savcılar vasıtası ile kapatıldı. Meclis araştırma komisyonuna AKP uzun süre üye vermedi. Ama sonunda mecbur kaldı ve verdi. Bu sefer halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanarak, yolsuzluğa bulaşmış 4 bakanın şerefleri dikkate alınarak yayın yasağı getirildi.
Koray Aydın, Recep Önal, Cumhur Ersümer, Güneş Taner, Yaşar Topçu yargılandı, ama yayın yasağı getirilmedi. Soruşturmanın gizliliği masumiyet karinesi yargısız infaz şereflerinin çiğnenmesi akıllara gelmedi de bu 4 bakan söz konusu olunca soruşturmanın gizliliği şereflerinin çiğnenmesi hemen akla geliyor ve uygulanıyor.
4 bakanın yüce divana gidip yargılanması için 276 oy gerekiyor. Bunun içinde AKP’den 52 vicdan sahibi milletvekiline ihtiyaç var. Hadi bakalım 52 MV vicdan mı yoksa ikbal mi? 28 Aralık’ta o görülecek.
Bakanın 700 bin TL’lik hediye saatinin alındığı saatçi diyor ki, “R.Z. bey her yıl bizden bir milyon Euro’luk saat alırdı” Yani yılda 20-30 alıyormuş. Demek ki her biri 700 bin TL değil. Bu saatler kimlerde? Mv’de mi, bürokratlarda mı? Niye verildi? Çarklar yağlansın işler tıkırında gitsin diye herhalde. R.Z. Türkiye’ye 1.5 ton kaçak altın soktu. Gümrükte tespit edildi. Devlet el koyacağı yerde, başka devletlere gönderildi de 292 kg eksik gönderildi. R.Z. şikayetçi değil de bu altınlar kimde? Parasal değeri az buz değil 14.600 milyon TL.
Bir bakan İfadesinde, “Hediye bir Türk geleneğidir” diyor. Bizim böyle dostlarımız yok milyon dolarlar hediye veren. Bakan, bakara-makara diyen dini bütün bir insandır da, utanmadan dinimizle dalga geçiyor.
R.Z. Türk vatandaşı. Hayırsever bir iş adamıymış! Türkiye’nin cari açığının %15’ni tek başına kapatmış. Bakanın bir önüne yatarım diyor. O zaman bu arkadaşı gelecekte bakan yapalım olmadı heykelini dikelim. Anlaşılıyor ki Türkiye’nin değil bazı bakanların cari açığını kapatmış.
Yolsuzluk algı endeksinde 175 ülke arasında Türkiye 53’cü sıradan 64’cü sıraya düşmüş. Ne gam. Türkiye hukuk devletidir, şeffaftır, yargı bağımsızdır, yargıya müdahale yoktur! AB endişelenmesin. Etkin mücadele yapılmaktadır. Her şey kılıfına uydurulup kapatılmaktadır. Minareyi çalanlar kılıfını hemen hazırladılar.
Ne kadar güzel yönetilen bir Türkiye varmışta bizlerin haberi yokmuş. 17-25 Aralıkta bir paralel yapı çıktı. İyi ki çıktı, bizim gözümüzü açtı. Uykudan uyandırdı. Meğer “Hükümete darbe yapmak istemiş, hükümeti düşürmeye, kendi iktidarını kurmaya kalkmış” Acaba darbe için bunların silahı var mı? Biz biliyoruz ki bu paralel yapı ABD’nin taşeronudur.
AKP hükümeti sizler bu paralel yapı ile 11 yıl nikahlı yaşadınız. Türkiye’nin başına bela oldunuz. Ne istediler de vermediniz mi? Bu yollarda beraber yürümediniz mi? Eğer nikahlınızın 11 yılda ne yaptığını bilmiyorsanız bu ülkeyi nasıl yönetiyorsunuz? Anlaşılıyor ki sizin bu ülkeyi yönetecek ehliyetiniz yok. Bir gün duvara toslayacaksınız.
Makul şüphe yasasını çıkardınız. 14 Aralık’ta düğmeye bastınız. İnlerine girmeye çalışıyorsunuz. Paralel yapı dediğiniz masum değildir. Sonuna kadar araştırılsın. Balyoz ve Ergenekon davalarında bunlar görüldü. O zaman beraberdiniz. Atılan başlıklar, tv yorumları yargısız infazlarını isim vererek ihbarlarını biliyoruz. Cumhurbaşkanı o zaman sizde o davaların savcısıydınız. Unutmuyoruz.
Hükümet yargıyı sopa gibi kullanmamalıdır. Yargılamayı demokrasi ve hukuk çerçevesinde yapmalıdır. Yargıyı kendine bağlanmamalıdır. Yargı muhaliflere operasyon yapma aracı yapılmamalı. Köşeye sıkıştırma haline getirilmemeli.
Bir gün bu yargı sizlere de lazım olacaktır. Unutmayınız. 17-25 Aralık yolsuzluğunu unutmayacağız, unutturmayacağız.