Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Şubat 1954 doğumludur. 11 Ağustos 2004 yılında Gürcistan gezisinde şöyle dedi, “Bende gürcüyüm, ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir gürcü ailesidir” Erdoğan nedense adını yaşattığı dedesi Bakatalı Tayip hakkında hiç konuşmadı. Niye?
Malatyalılar Derneği, Antalya’ya atanan Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam onuruna gece düzenler. AKP’li Bedri Yalçın, Erdoğan’ın baba tarafından Malatyalı olduğunu iddia eder. Erdoğanlara yakın Rize Emniyet Müdürü Hüseyin Yenice’yi telefonla ararlar. E. Müdürü RTE’nin kardeşi Mustafa Erdoğan’la beraber olduğunu söyleyerek telefonu ona verir. M. Erdoğan’da köklerinin Malatya’ya dayandığını söyler.
RTE’nin baba tarafı çok karışık, ya anne tarafı? Erdoğan 2011 yılında Sarıkamış şehitleri için yapılan kardan heykellerin açılışında yaptığı konuşmasında, “Dedem Kemal Mutlu burada şehit düştü” dedi. M.S.Bakanlığı şehitlerimiz adlı 5 ciltlik yayında, Sarıkamış’ta 276 Rizeli ismi var ama Rizeliler arasında Kemal Mutlu diye bir sisim yok.
RTE’nin babası Ahmet Erdoğan iki çocuğunun annesi Havuli’den ayrıldı. Dikkat ediniz boşanmadı ayrıldı. A. Erdoğan 29 yaşındaki Tenzile Mutlu ile yaşamaya başladı. (6 Mayıs 1953) Yani imam nikahlıydı. RTE 26 Şubat 954’te doğdu. A. Erdoğan’ın eşi Havuli, Dumankaya köyünde 1980’de vefat edince imam nikahlı eşi Tenzile ile resmi nikah kıyabildi. Yıllar sonra İstanbul Belediye Başkanı olduğunda Erdoğan, “Sadece imamlar resmi nikah kıysın” diyecekti. A. Erdoğan oğlu RTE’yi 8 Aralık 1954’te nüfusa kaydettirdi. Tarihe meraklı olanlar Uğur Mumcu’dan sonra en büyük araştırmacılardan biri olan Soner Yalçın’ın kırmızı kedi yayınlarından Kayıp Sicil Erdoğan’ın Çalınan Dosyası kitabı ile bu bilgilere daha kolay ulaşabilir.
Biz yine konumuza dönelim. Baba Erdoğan Hasköy ile Fener arasında sandalcılık yapan ve geçimini bu şekilde sağlayan insandı. RTE Newyork Levin Enstitüsündeki konuşmasında çocukluğunu şöyle anlatır. “Kışta, sıcakta ayaklarımın kızardığını bilirim” (24 Eylül 2009) Olabilir insanlar fakir hayat yaşayabilir. Fakir olarak ta ölebilirler. İnsanların fakirliğine de zenginliğine de saygı duymak gerekir. Fakirlikten anormal zenginliğe nasıl geçildiğine, zenginleşmenin hesabının verilmemesine saygı duyulmaz düşüncesindeyim.
Erdoğan 1978 yılında Fatih (İst.) Akdeniz Caddesi üzerindeki pastaneden bozma bir düğün salonunda Emine Erdoğan ile evlendi. Üç yılda üç çocuğu oldu. Son çocuk Sümeyye ise 1985’te doğdu. RTE 6 Ekim 1973’te liseyi bitirdi. Camialtı Sporda futbol oynadı. Yalaka medyaya bakmayın Fenerbahçe’ye transfer olacaktı yazdı diye, İETT takımına torpille geçti. 74-75 sezonunda sadece 2 golü var. 75-76 sezonunda 1 gol, 76-77 sezonunda hiç golü yok. 79-80 sezonunda libero oynadı ama çoğu zaman yedekti.
Yıllar sonra ne dedi, “İslam şartlarına uymayan şortlar giydiğim için günahkar olduğumu biliyorum” (1 Ekim 1994) Demek ki sporcuların spor yaparken şort giymesi günah oluyormuş. Bu zihniyetle bu ülke yönetiliyor. Erdoğan her zaman takdir edilmek, takdir görmek istedi. Bugünde aynı değil mi?
24 Temmuz 1974’de Coşkun Et ve Sucuk mamullerinde sigortalı olarak işe başladı. Uzmanlık alanı et ve sucuk işleriydi. 01.05.1990’a kadar Al Et Gıda, Elif Et Sucuk gibi et ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerde çalıştı. Yani maaşlıydı. Sigorta eksperleri cemiyetinde çalıştı. 1 Mayıs 1981 ticari sicil gazetesinde tescillenen İstanbul Pres döküm San. Anonim Şti. ile ticari hayata geçti. Bu şirket İst. Büyükşehir Bld. Bşk. yaptığı döneme kadar devam etti. Sonra ne oldu bilinmiyor. Diğer şirketlerde çalışırken bu şirketi hep saklamıştı.
Erdoğan’ın yaşamını takip ederken birden karşımıza karanlık dehlizler çıkıyor. Üniversite mezunu olup olmadığı tartışılıyor. Marmara üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi mezunu deniyor. Lakin bu üniversitede ne bugün ne geçmişte böyle bir bölüm yok.
Sonrası Belediye Başkanlığı, Başbakanlık. Şimdi Cumhurbaşkanlığı ama hepsi maaşlı. Türkiye’de maaşla zengin olan var mı? Ama müstesnalar hariç. Bazı insanlar dünyanın en zengin Başbakanları arasına girebiliyor.
Çok görmeyin garibimi, bu kadar çok fakirlikten sonra 700 milyar borcu olan bir devletin Cumhur başı olarak, itibari binada görüyorsa, devlet başkanları telefonlarına çıkmıyorsa ve bu şahıs dünya lideri ise otursun 1000 odalı KAÇ-AK-ÇE’ye mal olmuş sarayda.