17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını soruşturan meclis komisyonunun AKP’li Başkanı Hakkı Köylü, “Bu konuda yapılan haberler bizi zorladı” sözleriyle ve Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğine müracaat etti. Gece yarısı Osmanlı saray entrikaları gibi bir hakim bulmuşlar, cumhuriyet tarihinde emsali görülmemiş yolsuzluk ve rüşvet iddialarının halkın gözünden saklamak için karar aldırtmışlar. Gerekçe ise eski 4 bakanın kişilik haklarının zedelenmesinin önlenmesi, şöhret ve diğer haklarının korunmasının sağlanması.
Bu eski 4 bakanı Türkiye’de siyasetle ilgilenen insanlar bilirler. Dünya’da da hükümetler ve basın mensuplarının bir bölümü bakan olarak tanırlar, ama hırsızlık, rüşvet ve yolsuzlukla şöhret olduklarına 17 Aralık’ta bütün dünya tanık oldu.
Hakkı Köylü’ye sormak lazım, meclis tarihinde yolsuzluk haberlerine yasak koyduran komisyon var mıdır? Gizli görüşme dışında mecliste yasaklama görülmüş müdür? Komisyon meclis üyelerinden oluştuğuna göre milli iradeye yasak konulmuştur, milli irade artık yasaklıdır.
Bu yasakları getirirken halka sordunuz mu? Halk, çalın çırpın, ne haliniz varsa görün mü dedi. Beyler bal gibi korkuyorsunuz. Düzgün iş yapmıyorsunuz. Niyetiniz kötü. Yalanla dolanla bu işler yürümez. İddialardan kaçıyorsunuz. Bu dosyayı 27 Aralık’ta da mecliste kapatacaksınız. Üstünü örteceksiniz. Ama geçici olarak örteceksiniz. Bir gün gelecek o örtü açılacak. Ak Parti dediğiniz partinizin ne kadar çok kara işer yaptığını bu halk öğrenecek. Gizlilik kararları sadece TBMM Genel Kurulunda alınır. Herhangi bir mahkemenin, meclis faaliyetleri ile ilgili gizlilik kararı alması veya yayın yasağı koyması meclis kararlarını mahkeme kararı ile denetlenmesi anlamına gelmez mi? Demokrasilerde bu var mıdır? Anayasaya uygun mudur? AİHM içtihat kararlarına açıkça aykırı değil midir? Dünya Yazarlar Birliği’de (PEN) “Avrupa’da bir demokraside olmayacak kadar absürt olduğunu” söyledi.
Türkiye ileri demokrasi ile yönetiliyor ya! Halkın haber alma özgürlüğü çiğnenmiyor mu? Sadece son 4 yılda 149 dosyaya yayın yasağı getirildi. Bu bir sansürdür. Mahkemelerin keyfi değil hukuki karar vermeleri gerekmez mi? TBMM halkından gizli çalışamaz. Bir mahkemede buna karar veremez, eğer verirse o ülkede demokrasi yok demektir. Bu karar bir garabettir. Böyle kararlar diktatör yönetimlerde olur. Bu güne kadar birçok meclis üyesi ifade vermiştir. Lakin yasak getirilmemiştir. Sansür uygulanmamıştır. Bu yasak ile düşünce ve basın özgürlüğüne pranga vurulmuştur.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturulmalarında konuları en iyi bilen polislerin, savcıların ifadelerine başvurulmamıştır. R.Z. ifadeye gelmemiştir. “Sizde kim oluyorsunuz” demek istenmiştir. Komisyon üyeleri ayaklarına gitmişlerdir. Bu rezaletin daniskasıdır. R.Z.’nin konuşmasından hükümet çok korkmaktadır.
Eski bakanlardan E.B. 60 soruya cevap verememiştir. Diğer bir eski bakan E.B. ‘gelenler hediye’ demiştir. ‘Tapeler montaj dublaj’ demiştir. Adli Tıp Kurumu ise tapelerin gerçek olduğunu rapor etmiştir. E.B. ‘hediyeler sünnettir’ diyor da, Allahtan bunlar ‘bakara-makara’ deyip Kuran-ı Kerim ayetleri ile komisyonda dalga geçmiyor. Her iki eski bakanında mal varlıklarında önemli artış olduğu saptanıyor. Eğer bir hukuk devleti olsak, bu artışı ispat edemeyen bakanların artan malvarlıklarına el koyar, devletin gelir hanesine kaydederdik.
Siz siz olun eski bakan Z.Ç.’ye ‘saat kaç’ diye sormayın. Siz siz olun E.B.’ye ‘benim çikolata alacak kadar param yok size gelen hediye çikolata paketlerini benim adresime gönderir misiniz’ diye talepte bulunmayın.
Bu komisyon aklama, saklama, yasaklama komisyonudur. Sevgili AKP’liler biraz vicdanınızın sesini dinleyiniz.