Mehmet Şevki Eygi, haramı, yalanı, iftirayı bilen Müslümanların hiçbir aşırılığa kaçmadan dinin gereklerinin yerine getirilmesini isteyen, 5 yıldızlı otellerde iftar sofraları düzenlenmesine karşı çıkan gerçek Müslüman insan ve yazardır.
M.Ş. Eygi, AKP’nin yarattığı yeni zenginlerin yaşamına dikkat çekiyor. “En pahalı otomobillere biniyorlar, en iyi restoranlara gidiyorlar, Romlu çikolataya bayılıyorlar, orantısız lüks yaşıyorlar, isimleri de var ‘süslüman’ işte onların yaşam tarzları” diyor.
Süslü ve Müslüman kelimelerinden türetilen ‘süslüman’ tanımlamasının isim babası islamı yazar M.Ş. Eygi’dir.
M.Ş. Eygi, Milli Gazete’deki köşesinde süslümanları şöyle tanıtıyor. “Şu başındaki saçlarını deve hörgücü topuz yapmış, ayakkabıları uzun ince topuklu, rengarenk düttürü kimdir? O mu?…. O bir süslümandır.
Peki bu orantısız lüks yaşayan muhafazakarlar süslümanlar nasıl yaşıyor? AKP kendi zenginlerini yarattı. O muhafazakârlar yeni zenginler en lüks arabalara biniyorlar. Kıyafetlerini en pahalı marklardan seçiyorlar. Alışveriş için genelde yurt dışını tercih ediyorlar. Fiyatlar hiç umurlarında değil, beğendiklerini alıyorlar.”
Kimi gün bir futbol maçına gidiyorlar. Kimi gün ise dünyaca ünlü bir pop starının konserinde boy gösteriyorlar. Bir gün politikacının/bakanın, başka bir gün bir işadamının masasında otururken görüyorsunuz onları.”
Muhafazakârların Reina’sı HOQQA’dır. İstanbul boğazının eğlence mekânlarının yanındadır. Hoqqa alkolsüz restoranın sahibi, başbakana yakınlığı ile tanınan Atasoy’un patronu Cihan Kamer’dir. Hoqqa’nın arazisi Türkiye Denizcilik işletmelerinden aylık olarak 100 bin TL + KDV olarak kiralanmıştır.
Hoqqa’da masaların birçoğunda türbanlı şık kadınlar var. Mescit de var. Eğer kıyafetleriniz namaz kılmaya uygun değilse sizin için konulmuş feraceleri giyebiliyorsunuz. Gece yarısı da olsa masaların biri boşalıp biri doluyor. Misafirlerin altındaki arabalar genelde Mercedes ve 4×4 cipler. Votka yerine alkolsüz mojito içiyorlar. En çokta romlu (alkol oranı yüksek bir içki) çikolatayı seviyorlar.
Yaşar Özçelik, yeni zenginleri köşesine şöyle taşıyor. “Bir akşam emekli diplomatlarla bir araya geldik. Eşleri de vardı. Laf laf’ı açtı. Sıra son dönemlerde devletin tepelerinde oturanlara geldi. Eşlerinin alışveriş çılgınlığından örnekler verdiler. Hepsi süslüman ifadesini kullandı. Bir diplomat eşi bizim bakmakla yetindiğimiz mağazalarda satılan kıyafetlerden ikişer üçer alıyorlar. Bir başka diplomat eşi söze girdi. Semt pazarından alış-veriş yapar gibi davranıyorlar, bir tek fiyatlara bakmıyorlardı diye konuştu.”
Türbanlı yazar Esra Elönü köşe yazısında şöyle diyor. “Şalımın üzerine iki göz plastik uydu geçirip, güneşle kafa bulan kızlardan olmadığım için süslüman değilim. X bir semtte genç kızları, zengin ve para sahibi göbeği sağlam adamlara ikinci eş olmaya ikna eden yaşam koçları varmış. Duyduğuma şaşırmadım. Kafasının dikine iki küçük uydu geçiren yani güneş gözlüğünü örtü üzerine yamalayan kız beyin dondurması eriyor. Din bu değil deyince fitnenin fitnece si oluyor adımız. Münafıklığın dip boyacıları oluyor adımız ve hakaretle sıvanıyoruz. Ne diyeyim yaşam koçlarına saman diyen yedirdiniz aklınızı, vicdanınızı……… Alan razı, veren razı……
Ben bunları okuyunca küçük dilimi yuttum. Okumamış olabilirsiniz diye yorumsuz size aktarıyorum. Ne hayatları varmış, sözde Müslümanlarmış. Değerlendirme sizlerin.