Başbakanın 30 Eylül 2013 günü açıkladığı demokratikleşme paketinde, kamusal alanda türbanın serbest bırakılması var. Türban okullarda zaten serbest hale gelmişti. Okuyan kızlarımızda okullarına türbanlarıyla giriyorlardı.
Dini inancı gereği bir çok kadın, özellikle kırsal kesimde kapalı geziyordu. Tarlasına o şekilde gidiyordu. Analarımız, bacılarımız mantosunu giyiyor, eşarbını başına bağlıyor gezmeğe, pazara bu şekilde gidiyordu.
AKP iktidarı ile türban gündemin sıcak konusu yapıldı. Oy devşirmenin en kolay yoluydu, oy için dini istismar etmekti. AKP hiçbir zaman türban demedi, “başörtüsü” dedi. “Benim başörtüme karışılmasın” dedi. Zaten 90 yıllık Cumhuriyet Hükümetlerinde başörtüsüne hiç karışılmadı. Fakat başörtüsünü türbana çevirip Cumhuriyete karşı bir başkaldırı haline getirilmesine AKP hükümeti teşvik etti ve bunu suiistimal etti. Bugün de hala ediyor. Çok iyi biliyorum Karacabey’de üniversite öğrencisi iki kız, para karşılığı türban taktılar. O kızlar, “Ailemiz fakir, bu paraya ihtiyacımız var, okulu bitirince bunları başımızdan atacağız” diyorlardı.
Türban konusu öyle siyasallaştırıldı ki, ayağında kot veya tayt pantolon, başında türban, aman saçlarım görünmesin diye alnında bant, oldu mu sana İslami şart! Kapanmak, kapalı giyinmekte bu değildir. Bursa’da Ekim ayı başında iki kadın gördüm, çarşaf giymişler. Sadece gözleri görünüyor, etekleri yerleri süpürüyor, erkek mi, kadın mı oldukları belli değil.
Demokratikleşme paketi açılınca yabancı basın, “Laikliğe saldırı” olarak yorumluyor. Türkiye’nin adım adım “İslamcılığa” kaydığını belirtiyor. İktidarın Türkiye’ye yaptığı en büyük kötülük “Benden olanlarla benden olmayanlar” ayrımcılığı. Toplumun bir bölümü ötekileştirildi. Ülkede ayrımcılık yaratıldı. PKK’nın yapamadığını bu hükümet yapıyor.
Bu paket ile devlet dairelerinde türbanlılar ile başı açıklar bölünmesi yaşanacaktır. Türbanlılar “bizdendir” diye terfi ettirilecektir, üst makamlara taşınacaktır. Devlet memurları siyasi partilere üye olacak, memurlar, müdürler, müsteşarlar, genel müdürler bizdendir, karşı taraftandır diye fişlenecek, AKP’li olanların yükselmeleri sağlanacaktır. Bunu bilen memurlar eşlerini, çocuklarını daha önceden türbana soktular. Aman makamımdan olmayayım, kötü bir yere tayinim çıkmasın diye. AKP ile ticari münasebeti olan bir çok ticaret erbabı da, hanımımı, kızını türbanın içine soktu. Şunu çok iyi bilelim ki, hükümet baskısından korkan bu insanların, AKP iktidardan düştüğü an 3’te 2’si tekrar başını açacaktır.
Yeni devlet düzenini eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer açıklamıştı. (1995 Bilim ve Hikmet Dergisi) “İslam bir yaşam tarzıdır, bütün alanları kapsar. Bu nedenle devletin kadrolarının şeriatçılardan oluşması yetmez, yalnız yasama ve yürütme erkini değil yargı erkini de ve yaşamın tüm alanlarında karar verme gücü ele geçirilecek, Cumhuriyet düzeni yerine İslam kuralları konulacaktır. Önerimiz Osmanlı Devleti düzeni olacaktır.”
Günaydın mı Cumhuriyetçiler! Ülkenin nereye götürülmek istenildiği çok açık. Cumhuriyete, Milliyetçiliğe, bayrağımıza, Atatürk’e saldırma çok net ifade edilmiş.
AKP iktidara geldiğinde 450 olan İmam Hatip okul sayısı şimdi 2074 olmuştur. Her geçen günde arttırılmaktadır. Öğrenci sayısı da 71 bin 450’ye çıkmıştır. Düz devlet liseleri devamlı İmam Hatip’e çevriliyor. Velilerde isyandalar. İmam Hatip’e giden kızlara da devamlı türban taktırılıyor. Boşuna mı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi 8 bakanlığın bütçesinden fazla. İlim ve fen öğrenme, din öğren. Osmanlı’da okur yazar olmayan paşalar vardı, AKP iktidarının da özlemi budur.
Demokratikleşme paketinin ana teması, türban serbest, kürtlere W, Q, X harfleri, romanlara enstitü, süryanilere 270 dönüm arazi ama Andımız yasak. Halkın %88.7’si Andımızın kaldırılmasına karşı, AKP’ye oy verenlerinde %74’ü karşı.
İktidarın amacı TÜRK kavramını yok etmektir. Bu iktidar ümmetçidir. Ulusalcılığa düşmandır.
Bu iktidarın TÜRK deyince tüyleri diken diken oluyor. ATATÜRK deyince de sinir sistemleri bozuluyor.