Ben askerliğimi yedek subay öğretmen olarak Trakya’da yaptım. Trakya milliyetçidir. Anne ve babası milliyetçi olanların çocukları da milliyetçi olurlar. Andımızı çocuklar coşku içinde söylerlerdi, biz öğretmenlerde büyük bir aşk ve şevk duyardık. 1933 yılında Atatürk tarafından kaleme alınan andımız ne diyor.
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene.
Bu sözlerde ne var. Genç beyinlere doğruluğu, çalışkanlığı, küçüklerini korumayı, büyüklerini saymayı, milletini sevmeyi öğretmek var. Varlığını, Türk varlığına armağan ediyor. Bu sözler mi sizi rahatsız ediyor yada Ne mutlu Türküm diyene sözü mü sizi rahatsız ediyor başbakan.
Andımızın kaldırılması için Danıştay’a dava açılmıştı. Danıştay savcısı, “Türkiye Cumhuriyetini kuran ve Türkiye sınırları içinde yaşayan halka Türk milleti denilir. Türk ve Türk milleti ifadeleri bir ırkı tanımlamaz” ifadelerini kullanmış ve Danıştay, 18.02.2011 tarih ve 982 nolu kararıyla şu ifadelere yer verdi. “Anayasanın 66. maddesinde Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk kelimesi bir ırkı değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefesi, inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun, tüm vatandaşların biraraya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adıdır” kararıyla davayı reddetmiştir. Herhalde başbakan, kendisini Danıştay’ında üstünde gören bir anlayışa sahip.
Hani ileri demokrasi vardı. Ne oldu da demokrasi paketi açıldı. Pakette, öğrenim kurumlarının en büyük sorunu meğer Andımızmış! Andımız kaldırılarak demokrasimizin önü açıldı. Ağlayayım mı yoksa güleyim mi?
Başbakanın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan da, iki yıl evvelki Danıştay kararını ya bilmiyor yada işine gelmiyor ki, Andımızın farklı kesimleri rahatsız ettiği için kaldırıldığın öne sürdü. “Andımız tek tip, kısmen faşist bir anlayış olarak uygulanmış. İçeriğinde farklı tabirler var, muhafazakar kesimlerde rahatsız olabiliyor” diyor.
Andımızı Atatürk kaleme aldığı için Atatürk’e doğrudan faşist diyemiyor, dolaylı yoldan faşist diyor. Muhafazakar kesimleri de rahatsız ettiğine göre onlarda, minarelerde ezan sesi yerine çan sesi duymak isteyenlerden olsa gerek.
Akdoğan, unutmayınız ki, Avrupa’da birçok devlette bu şekilde ant içme var. Onlar, milliyetçiliğini ve ulus devlet olmanın bilincini çocuklarına, gençlerine aşılarken bizim gibi geri kalmış ülkelere ‘ulusalcılığın artık kalmadığını’ empoze ediyorlar. Bizlerde ulusal düşünce kalmasın, milliyetçilik kalmasın ki istedikleri gibi bizi parçalasınlar ve sömürsünler. Akdoğan, sizde bu emperyalist devletlere hizmet etmenin görev olduğunu düşünüyorsunuz herhalde.
Türkiye’nin %90’ı Türk’tür. Türkiye’de bazı ırklar rahatsız oluyor, muhafazakar kesim rahatsız oluyor diye Andımızı kaldırmak, bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir. Andımızı okumayı yasaklamak, birleştirici değil, yıkıcı ve bölücü olacaktır.
Başbakan, size oy verenlerde Andımızın kaldırılmasından büyük rahatsızlık duyuyorlar. Bazı kesimlere diyet ödetmek için ülkemize yazık etmeyiniz. Kendinizi hukukun üstünde görmeyiniz.